Bakliyat sektörü teşvikler ile toparlanacak
Hava koşullarının kötü gitmesi sonucunda Türkiye’nin 2011’de tüm bakliyat ürünlerinde ithalatçı konumuna düştüğünü ve bu yöneyle kayıp bir yılu geride bıraktıklarını belirten Ulusal Baklagil Konseyi (UBK) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Arslan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın hayata geçirdiği teşviklerle, baklagillerin geliştirilmesi ve ekiminin yaygınlaştırılmasının hedeflendiğini açıkladı.
Baklagil sektöründe yaşanan sorunlara çözüm getirmek amacıyla sektörde faaliyet gösteren özel sektör, sanayiciler, kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve üreticilerin katılımıyla Ağustos 20110’da kurulan Ulusal Baklagil Konseyi (UBK), sektörde üretimde arz – talep dengesinin sağlanması, ürün kalitesinin iyileştirilmesi, pazara standartlara uygun ürünlerin sevki, baklagil ve mamul maddelerinin pazarlama gücünün artırılması, baklagil sanayinin sürekliliği, karlılığı, ticareti, standardızasyonu için gerekli ortak tedbirlerin alınmasına öncülük ederek ulusal politikaların belirlenmesinde sektörün bütün kesimlerinin uzlaşmasını sağlayacak çalışmalarda bulunuyor ve sektör için politika ve projelerin geliştiriyor. Mart 2011’de gerçekleştirilen UBK’nın ilk olağan genel kurulu sonrasında gerçekleştirilen yönetim kurulu toplantısında Arbel Bakliyat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Arslan, Ulusal Baklagil Konseyi Başkanlığı’na seçildi. Türk bakliyat sektörü açısından kötü bir yıl olan 2011’i, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın baklagillerin geliştirilmesi ve ekiminin yaygınlaştırılmasına yönelik hayata geçirdiği teşvikleri, üretimi durma noktasına gelen yeşil mercimek ve barbunya üretiminin teşviki ve desteklenmesi için Bakanlık ile UBK arasında gerçekleştirilen görüşmeleri Arslan ile konuştuk.
Ağustos 2010’da kurulan Ulusal Baklagil Konseyi’nin (UBK) yapısını ve bugüne kadar gerçekleştirdiği faaliyetleri anlatır mısınız?
Bir yılı geçkin bir süre önce kurulan Ulusal Baklagil Konseyi (UBK), kuruluşundan bu yana kendisinden önce kurulan tüm konseylerin yaşadığı bir sıkıntıyla karşı karşıyadır. Geliri olmayan, aidatlarla yaşamaya ve çalışmalarına olanak yaratmaya çalışan tüm konseyler belli tıkanıklıklar yaşamaktadır. Çalışmaları takip edecek sekretaryanın dahi maaşlarını ödemekte sıkıntı yaşayan konseylerin bu sıkıntıları Bakan ve Bakanlık yetkililerine de iletilmiş durumdadır. Ulusal Baklagil Konseyi’ne bağlı Akdeniz Bakliyat Hububat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Güneydoğu Bakliyat Hububat İhracatçıları Birlikleri ve onların kurdukları İhracatçı Tohum Araştırma Şirketi - İTAŞ, yeni kurulmakta olan Bakliyat Hububat Tanıtım Grubu gibi birlik ve grupların yaptığı çalışmalar olumlu anlamda değerlendirilebilecek çalışmalardır. İTAŞ, baklagil ve hububat tohumları araştırması ve geliştirilmesinde çalışmaları olan bir şirket. İTAŞ’ın geliştirdiği hastalığa ve kuraklığa karşı dirençli nohut çeşidi Gökçe nohut BM tarafından örnek gösterilerek ekimi desteklenmiş bir tohum çeşididir. Binlerce tohum çeşidi üzerinde çalışmaları olan İTAŞ’ı ileride geleceğin tohum bankası olarak görebiliriz. Ulusal Baklagil Konseyi’nin çalışmalarının tohum araştırma ve geliştirme kanadı İTAŞ ile, finansman kısmı ise ihracatçı birlikleriyle çözülmeye çalışılmaktadır. Tanıtım grubu ve geliştirilmekte olan tohumlarla oluşturulacak fon, Ulusal Baklagil Konseyi’ni finanse edecektir. Ayrıca oluşturulmakta olan tanıtım grupları ihracatçıların önünü açacak olup üst kuruluş olarak ifade edilebilecek olan Ulusal Baklagil Konseyi’nin çalışması olarak kabul edilebilir.
Yaklaşık 1 yıldır UBK’nın başkanlığını yürütüyorsunuz. 2011 yılının Türk bakliyat sektörü açısından değerlendirmesini yaparak yaşanan gelişmeleri ve sorunları açıklar mısınız?
2011 yılı Türkiye bakliyat sektörü açısından kayıp bir yıldır. Hava koşullarının kötü gitmesi sonucu 2011 yılında tüm bakliyat ürünlerinde ithalatçı konumuna düşüldü. İlk defa nohut ve fasulyede yüksek miktarda ithalat yapıldı. Mercimek iç tüketime ancak yetmiş, var olan pazarları korumak ve yeni pazarlar elde edebilmek adına DİİB (Dâhilde İşleme İzin Belgesi) kapsamında mercimek ithal edildi. Yeşil mercimek yıllardır ithal edilen bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Bu sene de yeşil mercimekte ithalatçı konumunda kalınmıştır.
Göreve gelir gelmez TUİK, TÜBİTAK ve sektör işbirliğiyle ülkesel rekolte tahmini, çiftçi kayıt sisteminin rekolte tahminlerini kolaylaştıracak tarzda revize edilmesi, özel sertifikalı tohum üretimi, üretimde sertifikalı tohum kullanımının özendirilmesi için uygun teşvik mekanizmaları kullanılmasını UBK’nın öncelikli hedefleri olarak açıklamıştınız. Bugün itibariyle bu hedeflerin neresinde bulunuyorsunuz?
Özel sertifikalı tohum üretimi ve üretimde kullanımını özendirmek için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın teşvik çalışmaları bulunmaktadır. Bu tohumların kullanımının teşvikine yönelik destekleme primleri çalışması sürdürülüyor. Bu temelde yapılan görüşmeler olumlu sonuçlar vermiş ve ilk kez bu dönemde baklagillerin geliştirilmesi ve ekiminin yaygınlaştırılmasına yönelik Bakanlığın teşvikleri hayata geçmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sulanabilir arazilerin artışı ve baklagillerin toprağı besleyen bir ürün gamı olmasından dolayı bu bölgede baklagillerin daha geniş alanda ekimi konusunda Bakanlığın desteği bulunuyor. 2012 yılına yönelik Ulusal Baklagil Konseyi’nin desteklerin devamı konusunda Bakanlık ile yaptığı görüşmeler olumlu sonuçlanmış, desteklerin devam edeceği bilgisi alınmıştır.
UBK olarak üretimi durma noktasına gelen yeşil mercimek ve barbunya için pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini savunuyorsunuz. Bu kapsamda yapılması gerekenleri belirtir misiniz?
UBK olarak üretimi durma noktasına gelen yeşil mercimek ve barbunya üretiminin teşviki ve desteklenmesi için Bakanlık ile görüşmeler yapıldı. İTAŞ tarafından geliştirilen Arslan, Özdemir ve Batallı adları verilen fasulye tohumlarının çiftçilere tanıtımı ve kullanımına yönelik dağıtımı yapıldı. Bu tohumların deneme ekimleri yapılmaktadır. Bu tohumların önümüzdeki birkaç yıl içinde ekiminin çoğalacağını ve rekoltenin yükseleceği düşünülüyor. Bakanlıkla yapılan görüşmelerde özellikle Orta Anadolu Bölgesi’nde yapılan yeşil mercimek ekiminin Doğu Anadolu’ya kaydırılması gerektiği konusu dile getirilmiştir. Yeşil mercimekte ürüne zarar veren ve rekoltenin düşmesine neden olan bürücüs böceğinin soğuk bölgelerde yaşayamadığı tespit edilmiş, yeşil mercimek ekiminin Orta Anadolu Bölgesi’nden daha soğuk bölge olan Doğu Anadolu’ya kaydırılması gerektiği görüşü iletilmiştir.
2011 yılında Türkiye'ye yetecek kadar (800 bin ton) pirinç üretimi gerçekleştirildiğini açıklamış, bu yüzden de fiyatlarda yükselme olmayacağını söylemiştiniz. Pirinç üretimi ile ilgili 2012’den beklentileriniz ne yönde?
2011 yılında çeltik üretimindeki artış neticesinde tüketiciye yansıyan pirinç fiyatlarında düşüş yaşandı. Türkiye pirinçte kendi kendine yeten bir ülke konumuna gelmiştir. Ülkemizde hala 200 bin ton çeltik stoku bulunduğu tahmin edilmektedir. 2012 yılına yönelik rekolte tahminleri ancak temmuz - ağustos ayında yapabilecektir. Bu yıl da geçtiğimiz sene gibi rekolte ve kalitenin iyi olacağını umut ediliyor.