Tavukçuluk Araştırma İstasyonu’ndan yeni bir atak
Tavukçuluk Araştırma İstasyonu Müdürü Serdar Kamanlı, “Et tavukçuluğunda 0 dışa bağımlı olan Türkiye’nin kendi damızlık hatlarını geliştirmesi zorunluluk halini aldı. Et tavukçuluğunda ülkenin damızlık ihtiyacını karşılamaya katkı yapma amacı taşıyan, özel sektörün de katılımıyla geliştirilerek projelendirilmesi planlanan yeni çalışmamızı yakında ilgili kurumların onayına sunacağız” diye konuştu.
Damızlıkta yerli yumurta dönemi başlıyor
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesindeki Ankara Tavukçuluk Araştırma İstasyonu, uzun yılların emeği sonucu geliştirdiği, her biri birer mücevher değerindeki ATAK, ATAK-S ve ATABEY safhat yumurtacı tavuk ırklarından sonra, günlük yaşta civcivlerde cinsiyet ayrımı yapılabilmeyi olanaklı kılan yeni bir beyaz yumurtacı saf hattın ıslah çalışmalarını sürdürüyor. Yeni beyaz hibrit hat; ıslah, melezleme ve test çalışmaları tamamlandıktan sonra üreticilerin hizmetine sunulacak.
1930 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulduğu günden bu yana yumurta tavukçuluğu alanında farklı çalışmalara imza atan Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü (yeni adıyla Tavukçuluk Araştırma İstasyonu), yumurta tavuğu damızlığında dışa bağımlılığı azaltmayı hedefleyen bu çalışmalarının yanında ayrıca et tavukçuluğunda damızlık hatlar geliştirilmesi arayışlarına da yöneliyor. Tavukçuluk Araştırma İstasyonu Müdürü Serdar Kamanlı, et tavukçuluğunda damızlık hatların geliştirilmesi konusunun bir süre önce Antalya’da gerçekleştirilen 2012 Program Değerlendirme Toplantısı’nda tartışmaya açıldığını; Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü yönetiminde, konu uzmanı akademisyenlerle proje hazırlıkları hakkında toplantı ve değerlendirmelerin sürdüğünü belirtiyor. Ebeveyn temininin nasıl yapılacağı, çalışmanın nasıl bir kadro yapısıyla ve nerede yürütüleceği konusuna netlik kazandırılmaya çalışıldığını ifade eden Kamanlı, et tavukçuluğunda 0 dışa bağımlı olan Türkiye’nin kendi damızlık hatlarını bir alternatif olarak geliştirmesinin zorunluluk olduğunu vurguluyor. Et tavukçuluğunda ülkenin damızlık ihtiyacını karşılamaya katkı yapma amacı taşıyan, özel sektörün de katılımıyla geliştirilerek projelendirilmesi planlanan çalışmanın yakında ilgili kurumların onayına sunulması bekleniyor.
Bilindiği gibi Türkiye, etçi tavuk damızlığında yüzde 100, yumurta tavuğu damızlığında da büyük ölçüde dışa bağımlı. Yılda yaklaşık 450-500 bin adet yumurtacı damızlık, 5.5 milyon adet kadar da etçi damızlık ithal ediliyor ve ülke insanının ihtiyacı olan yumurta ve tavuk etinin üretimi, bu ithal “ebeveynlere” dayalı olarak sürüp gidiyor. Damızlıklar, 'safhat' (pureline) ırklar üzerinde yapılan ıslah çalışmaları sonucunda elde ediliyor.
Paha biçilemez birer ticari gen kaynağı olan 'safhat' ırklara sahip ülke sayısı ise dünyada bir elin parmaklarını ancak geçiyor. İngiltere, ABD, Çek Cumhuriyeti gibi, 40-50 yıl süren ıslah çalışmaları sonucunda ‘safhat’ ırk oluşturmuş ülkeler, bunları nadide bir mücevher gibi koruyup saklıyor. Türkiye de, tavukçuluk konusunda ülkenin en saygın isimlerinden (Bilimsel Tavukçuluk Derneği Başkanı) Prof. Dr. Rüveyde Akbay sayesinde, 1995 yılı sonrasında Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen ıslah çalışmaları sonucunda ‘safhat’ yumurtacı ırk sahibi altıncı ülke olmuştu. Prof. Dr. Akbay, o tarihte kişisel ilişkileri sayesinde tanınmış Kanadalı ıslahçı Dr. Shaver’in geliştirdiği ‘safhat’lardan 10 tanesinin “sadece nakliye masrafı ödenerek” Türkiye’ye getirilmesine aracı olmuş; 6 tanesi kahverengi yumurtacı, 4 tanesi beyaz yumurtacı olan bu ırklarla (döllenmiş yumurta halinde getirildikleri) Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü’nün Ankara Haymana’daki çiftliğinde ıslah çalışmaları başlatılmıştı.
Tavukçuluk Araştırma İstasyonu’nun günümüzdeki Müdürü Serdar Kamanlı, 1995 yılı sonrasında yürütülen çalışmalarda, bu ‘safhat’ların önce kendi içinde ıslah edilerek Türkiye şartlarına daha uygun hale getirilmesine, daha sonra da bunları birbirleriyle melezleyerek en uygun ebeveynlerin geliştirilmesine çalışıldığını vurguluyor. Bu kapsamda farklı üniversitelerden çok sayıda öğretim görevlisinin gönüllü danışmanlığı altında onlarca farklı kombinasyon denendi ve on yıl süren çalışmaların ardından üç tane yumurtacı hat, Türkiye şartlarında üreticilere verilebilecek en uygun üç ticari hibrit olarak öne çıktı. ATABEY, ATAK ve ATAK-S adlarıyla (*) Türk Patent Enstitüsü'ne tescil ettirilen bu hibritler, aynı zamanda ülkenin ticari önemi olan ilk hayvan ırkları oluyor, böylece yumurta tavuğu damızlığında Türkiye kendi ihtiyacını karşılayabilecek duruma geliyordu. Daha sonraki gelişmeleri Tavukçuluk Araştırma İstasyonu Müdürü Serdar Kamanlı’ya danışıyoruz:
Her yıl 500 bin hibrit civciv satıyoruz
Enstitünüzde uzun yılların emeğiyle geliştirilen “Atabey”, “Atak” ve “Atak-S” safhat tavuk ırklarının, özel ticari işletmelere verilmeye başlandığı 2004-2005 yıllarından bu yana ülke genelinde ulaştığı yaygınlık düzeyi - ülkenin damızlık yumurtacı tavuk ihtiyacını karşılamaya katkıları ne oldu?
Sizin de belirttiğiniz gibi, ülkemiz tarımı içinde güçlü bir paya sahip olan tavukçuluk sektörünün, damızlık konusunda yurt dışına bağımlılığını en aza indirmek amacıyla çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Bu çerçevede istasyonumuzda gerçek anlamda ıslah çalışmalarına 1995 yılında Kanada’dan 10 adet saf hat alarak başlanmıştır. Altyapı yetersizliği nedeniyle 2001 yılına kadar sadece bu hatların muhafazası ve çok az miktarda da seleksiyonu yapılabilmişti. 2002 yılından itibaren işletmemize yapılan yatırımlarla altyapı geliştirilmiş ve ıslah çalışmaları daha verimli yapılmaya başlanmıştır. Saf hatlardan yerli damızlık ve hibrit elde edilmesine yönelik ıslah ve performans test çalışmaları sonucunda, teste tabi tutulan onlarca kombinasyon içerisinden Türkiye şartlarında en iyi sonucu veren 2 kahverengi ve 1 beyaz yumurtacı olmak üzere toplam 3 yumurtacı hibrit hat seçilerek, bu hatlara “ATABEY, ATAK ve ATAK-S” isimleri verilmişti. Ulusal Irk Tescil Komitesi’nce tescilleri yapılan ve araştırma istasyonumuzda muhafaza edilen bu saf hatlardan elde edilmiş ebeveyn veya hibritleri işletmelerin kullanımı için satışa sunuyoruz... Tavukçuluk Araştırma İstasyonumuz özel sektöre yıllara göre değişmekle birlikte her yıl yaklaşık 500 bin hibrit civciv satışı yapmaktadır. Müdürlüğümüz şu anda ülkemizin yumurtacı damızlık ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayabilecek kapasitededir. Tavukçuluk sektöründe, birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de daha az yem tüketmeleri, canlı ağırlıkları düşük olduğu için birim alana konan hayvan sayısının daha fazla olması ve bazı hastalıklara daha dirençli olmaları nedeniyle yüzde 70-80 oranında beyaz yumurtacı tavuklar kullanılmaktadır. Araştırma İstasyonumuzun geliştirdiği beyaz hatlarda günlük yaşta kanat tüylenmesinden cinsiyet tayini yapılamadığı için ticari bir satış gerçekleştirilememiştir. İstasyonumuzun şu ana kadar önemli miktarda damızlık civciv satamamasının en büyük sebebi de budur. Bu nedenle uzun uğraşlardan sonra 2009 yılı sonunda Çek Cumhuriyeti’nden mevcut hatlarla melezlendiği zaman günlük yaşta civcivlerde cinsiyet ayrımı yapılabilecek yeni bir beyaz yumurtacı saf hat alınmış ve çoğaltılarak ıslah çalışmalarına başlanmıştır. Islah, melezleme ve test çalışmaları tamamlandıktan sonra, yeni bir beyaz hibrit hat üreticilerin hizmetine sunulacaktır.
Safhatlarımızın yaşama güçleri yüksek
Enstitünüzde geliştirilen safhat yumurtacı ırkların, diğer (ithal) hatlar karşısında avantajları nelerdir? Yıllık yumurta verimi ve yaşama gücü değerleri bakımından yeterince geliştirilebildikleri söylenebilir mi?
Islah çalışmalarında, her bir tavuğun pedigri ve verim kayıtları göz önünde bulunduruluyor. Ve 43 haftalık dönemlerde elde edilen veriler istatistiki olarak analiz ediliyor. Analiz sonucu yetersiz bulunan özelliklere daha fazla önem verilerek index metodu ile bir sonraki jenerasyonun ana ve baba adayları belirleniyor. Saf hatların 43 haftalık yumurta verim özelliklerine ait ortalamalar incelendiğinde; 1997 yılından 2012 yılına kadar dalgalanmalar olduğu, buna karşılık istenen yönde ilerleme olduğu söylenebilir. Cinsel olgunluk yaşı ve ağırlığı bütün hatlarda azalmıştır. Yumurta sayısında belirgin bir artış olduğu gözlenmektedir. Yumurta ağırlığının bazı hatlarda azaldığı, bazılarında arttığı, bazılarında önemli bir değişim olmadığı görülmektedir. Büyütme döneminde % 98, yumurta döneminde % 96 olan yaşama gücü değerleri saf hatlarımızın en büyük artılarındandır. Araştırma istasyonumuzda şu anda 6 kahverengi ve 5 beyaz olmak üzere toplam 11 adet yumurtacı saf hat bulunmaktadır. Saf hatlara sahip olmanın en büyük avantajı, bu hatları kullanarak farklı melezlemelerle istediğiniz özelliklere sahip birçok ebeveyn ve hibrit hattı geliştirme şansınızın olmasıdır.
Dezavantajlar giderilmeye çalışılıyor
Atak-S’lerin başlangıçtaki bir dezavantajı, canlı ağırlıklarının ticari hibritlere göre 200 gram kadar yüksek olması, dolayısıyla günlük yem tüketimlerinin bir miktar (günlük 5 gram) daha fazla olmasıydı. Seleksiyon esaslı çalışmalarla canlı ağırlığı düşürmeye yönelik çabalar nasıl sonuç verdi? Yumurta verimini düşürmeden bu konuda ilerleme sağlanabildi mi?
Çok kısa süre önce ciddi ıslah çalışmalarına başlanmış olmasına rağmen özellikle son yıllarda önemli genetik ilerlemeler sağlanmıştır. Örneğin ATAK-S kahverengi hibrit hattında 2000 yılında 140 gram/gün olan yem tüketimi 115 gram/gün’e düşürülmüş, 270 adet/72 hafta olan yumurta verimi de 314 adet/72 hafta’ya çıkarılmıştır. Yine cinsi olgunluk ağırlığı 1930 gramdan 1850 grama düşürülmüştür. Ayrıca araştırma istasyonumuzda daha düşük canlı ağırlıklı kahverengi damızlık yumurtacı hatların geliştirilmesi yönünde bir proje de yürütülmektedir. Bu miktarlar ithal hatların verimlerine çok yakın değerlerdir. Şu anda yumurta kabuk rengi ve kabuk kalitesi açısından dezavantajlar dışında önemli bir eksiklik kalmamıştır. Bu eksiklikleri gidermeye yönelik ıslah çalışmalarımız da devam ediyor. İstasyonumuzdan çok daha önce ve çok daha büyük bütçelerle ıslah çalışmalarına başlayan diğer firmaların geliştirdiği hatlara kısa sürede bu kadar yakın verimleri yakalamamız, yaptığımız ıslah çalışmalarının başarılı olduğunu göstermektedir. Bu şekilde devam edildiği takdirde damızlık taleplerinin de geleceği düşünülmektedir.
Üretilen saf hatlardan elde edilen ticari hibritlerin yurtdışına satışı yapılıyor mu?
Zaman zaman yurtdışından hibrit ve damızlık talepleri gelmektedir. Türkmenistan’a 2005 yılında 5 bin adet ebeveyn damızlık civciv, 2009 yılında da 22 bin 500 adet ebeveyn damızlık yumurta, Azerbaycan’a 30 bin adet hibrit civciv satılmıştır.