Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Çiğ sütte yaşanan sorunlar

İnsan beslenmesinde stratejik bir öneme sahip olan süt, yapısındaki yüksek protein ve mineraller nedeniyle patojenlerin üremesine de ayrıca çok elverişli bir yapı oluşturuyor.

 




cig_sut.jpg

Sadık Çelik 

İYSAD ve Keyveni Hazır Yemek Yönetim Kurulu Başkanı

Süt ve süt ürünlerinde hijyenin sağlanamamasının yol açtığı sorunların başında halk sağlığı açısından oluşturduğu tehlike ve olumsuzluklar geliyor. Kaliteli ve nitelikli süt ve süt ürünlerinin üretilmesi için ön koşul, kaliteli çiğ sütün elde edilmesidir. Aksi takdirde çiğ süt üretimi hem üretici hem tüketici hem de sanayici için sorun teşkil etmektedir. Meseleyi daha çarpıcı hale getiren ise ülkemizde üretilen 12-13 milyon ton sütün ancak 5 milyon tonunun hijyenik koşullarda üretiliyor olmasıdır. Halk sağlığı açısından çok önemli bir yere sahip olan sütün, fiyatlarında istikrarın sağlanamaması ve fiyatlarda yaşanan mevsimsel dalgalanmalar üreticileri ve tüketicileri olumsuz etkiliyor.


Süt sektörünün mevcut başlıca sorunları arasında üretime ilişkin kayıt ve istatistiklerin tam doğru şekilde tutulamaması, çiğ süt arzında mevsimsel dalgalanmalar meydana gelmesi, kayıt dışı ve kontrolsüz süt üretimi ve satışı, ucuz süt tozu ithalatı, pal yağının üretimde kullanılması, yapılan çeşitli hileler, üreticilerin satış aşamasında çiğ süt fiyatlarının belirlenmesinde pazarlık gücünün zayıflaması bulunmaktadır. Diğer taraftan ülkemizde toplum genelinde süt tüketim alışkanlığının yeterli düzeyde olmaması, pazarlama kanallarının karmaşık, dağınık olması ve aracı marjlarının yüksek düzeyde bulunması, sektörde ihtisaslaşma ve yatırımı teşvik edici destekleme politikalarının olmaması, üretici ve sanayici kesimin kredi ve finansman ihtiyaçlarının uygun koşullarda sağlanamaması, süt üretiminde kaliteyi arttırmayı özendirici ve kalite-fiyat ilişkisi temelinde uygulanan bir ceza-prim sistemi bulunmaması önemli görülen eksikliklerdir.

Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu’nun (SEK) özelleştirilmesiyle birlikte piyasada çiğ süt fiyatını düzenleyen, çiftçiye ödediği alım fiyatıyla aynı zamanda taban fiyatı işlevi gören bir kurumun ortadan kaldırılmış olması, piyasanın üretici ve kooperatifler dışında özel sektörün inisiyatifine ve insafına bırakılması en büyük olumsuzluklardır. Yapılan inceleme ve araştırmalar kurumun özelleştirilmesi öncesi dönemde süt/yem paritesinin 1.5-2 olarak gerçekleştiğini göstermektedir. SEK’in özelleştirilmesinden sonra bu oranın birçok ilde ortalama 1’in altında seyrettiği gözlenmiştir.

Sektörde üretimin sürdürülebilirliği ve rekabet gücünün artırılması için süt ve süt ürünlerine dönük destekleme politikaları yeniden gözden geçirilerek iyileştirilmelidir. AB uyum ve üyelik sürecinde kota tahsisi, AB gıda güvenliği ve hijyen standartları, kayıt tutma, örgütlenme vb. konularda üreticilerin ve tüketicilerin eğitimi ve bilinçlendirilmesi, özellikle küçük çiftçi ve üretici birliklerinin, kooperatiflerinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi, kayıt dışılığın önüne geçilmesi süt sektöründe istikrarın sağlanmasının yanı sıra halk sağlığı için bir zorunluluktur.

 

Kesik et ve canlı hayvan piyasasında yaşanan olumsuzluklar ve istikrarsızlıklar da sütün geleceğiyle ilgili yakından ilgili ve alakalı bir konudur. Bunu en güzel şekilde özetleyen “Et olmazsa süt olmaz, süt olmazsa et olmaz” Anadolu özdeyişidir. Ama ne hikmetse süt hayvancılığı besi hayvancılığından ayrı düşünülüyor. Bu şekilde çözüm üretme gayreti madalyonun sadece bir yüzünü görmekten öteye geçmemektir. Hal ve reel gerçekler böyleyken bu olumsuz bakış açısı acilen giderilmeli, meseleye, Türk tarım ve hayvancılığını bir bütün olarak ele alıp öyle bakılmalıdır. Sorunun çözümü buradadır.

Diğer tarafta da özellikle et ve süt tüketiminin ve üretiminin artırılması konusunda ortak projeler hayata geçirilmelidir.