Et ve et ürünlerinde gıda güvenliği
Et ve et ürünlerinin yararlarından faydalanabilmemiz için güvenilir ve hijyenik koşullarda üretilmiş olması kaçınılmazdır. Et ve et ürünlerinde güvenliğin sağlanabilmesinde hayvanların sağlıklı koşullarda yetiştirilmesi, hijyenik şartlara sahip mezbahalarda kesilmesi, bunlardan üretilen ürünlerin uygun koşullarda muhafaza edilmesi, taşınması ve depolanması ön koşuldur.
Et ürünlerinde gıda güvenliği besicilik sürecinde başlıyor. Hayvanların ne tür yemlerle beslendiği, koruyucu veya tedavi amacıyla kullanılan antibiyotiklerin yarılanma ömürlerine özen gösterilip gösterilmediği gıda güvenliğinde büyük önem taşıyor. Ülkemizde yasaklı olmasına rağmen bazı bölgelerimizde hormon uygulanması ette kalıntıya neden oluyor. Bununla beraber tohumluk amacıyla ilaçlanan hububatların yemlik olarak kullanılması veya bilinçsiz bitki koruma ürünlerini uygulamaları nedeniyle etlerde pestisit kalıntılarına rastlıyoruz. Etin kalitesini, sağlıklı hayvanlardan hijyenik koşullarda elde edilen etlerin işleme ve muhafazası belirliyor. Uygun koşullar sağlanmadığı takdirde, et, sağlığımız açısından potansiyel bir tehlike oluşturabiliyor. Kayıtlı vakaları incelediğimizde et ürünleri kaynaklı enfeksiyonların sıralamada birinci sırayı aldığını görüyoruz. Sağlıklı bir etin mikroflorasında çok az sayıda mikroorganizma bulunurken, etlerin kesim, yüzme, parçalama, taşıma, depolama ve işlenmesi sırasında dış kaynaklı mikrobiyal kontaminasyona maruz kalması sağlığımız için risk teşkil ediyor. Sanitasyonu etkin sağlanmış ekipmanlarla çalışılması, üretim ve işleme bandında çalışan personelin eğitimi ve ISO:22000 sisteminin gerekliliklerini karşılayan süreç yönetimi mevcut risklerin bertaraf edilmesi açısından önem taşıyor.
Elbette ki hijyenik koşulları karşılayan her et, kaliteli ve besin değeri yüksek et demek anlamına gelmiyor. Ne yazık ki, et ürünlerinde birçok tağşiş ve hile yöntemine başvuruluyor. En sık başvurulan tağşiş yönteminin, yüksek kaliteli et ile düşük kaliteli et ve mezabaha ürünlerinin karıştırılarak satışa sunulması olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle parçalanmış ve işlenmiş etlerde bu tip hileleri uygulamak çok daha kolay. Prensip sahibi olmayan bazı üreticiler farklı türden etleri karıştırarak ve bu karışıma sakatat, tendon bağ doku gibi ete eş değer besin değeri taşımayan unsurları katarak maliyeti düşürüyor ve tüketicileri yanıltıyor. Besin değeri yüksek, kaliteli ve sağlıklı eti tüketmek hepimizin en temel hakkı.
Diğer bir risk faktörünün ise etin yüksek su aktivitesinin ve azotlu bileşik içeriğinin mikrorganizmalar için iyi bir ortam sağlaması olduğunu söyleyebiliriz. Uygun koşullarda muhafaza edilmeyen etlerde hızla mikrobiyal aktivitede artış ve bozulma görülür. Özellikle parçalanmış ve işlem görmüş etlerin, muhafaza koşullarında izlenebilirliğinin sağlanmasını önemsiyoruz. Çevresel koşullar ve kullanılan ekipmanların sanitasyon düzeyi, ürünlerin bozulmasında kritik bir etken olabilir. Bu nedenle üretim zincirinde tehlike analizlerinin yapılarak kritik kontrol noktalarının belirlenmesini, ön görülen risklerin tanımlanmasını, tanımlı riskler çerçevesinde denetimin yapılarak izlenebilirliğin sağlanmasını, sürekli iyileştirmenin ön koşulu olarak görüyoruz.
Amacımız üretim kalitesini artırmak
SGS Türkiye olarak,1933’den bu yana üretim, ithalat ve ihracat alanlarında faaliyet gösteren firmalara gözetim, denetim, test, eğitim ve belgelendirme konularında hizmet veriyoruz. Gıda Birimimiz, SGS Türkiye Tüketici Ürünleri Bölümü’nün hızlı büyüyen birimlerinin başında geliyor. Gıda endüstrisine sunduğumuz denetim hizmetlerine, 2010 yılında İstanbul’da açtığımız gıda laboratuvarı ile analiz hizmetlerini de ekledik. 2011 yılında gerçekleştirdiğimiz satın almalarla, Mersin, Hatay ve Antalya’da bulunan 4 gıda laboratuvarını daha bünyemize kattık. Türkiye’nin tek gıda kontrol laboratuvar zinciri olarak Türkiye’nin en önemli liman şehirlerindeyiz.
SGS Türkiye Tüketici Ürünleri Bölümü olarak; et üretici ve tedarikçilerine tağşişte öne çıkan kolajen/et protein oranı, yüzde yağ oranı, besin değeri analizleriyle birlikte katkı, koruyucu, ağır metal-mineral, pestisit ve kalite kriterleriyle mikrobiyolojik parametrelerde seroloji ve PCR teknolojisini kullanarak hızlı ve güvenilir test hizmeti veriyoruz. Tüm gıda kontrol laboratuvarlarımız, gıda endüstrisine test hizmeti sağladığı bütün mikrobiyolojik parametrelerde akreditasyona sahip. SGS Türkiye Tüketici Ürünleri Bölümü olarak hammadde ve son ürün analizlerinin yanı sıra eğitim, belgelendirme, denetim ve gözetim hizmetleriyle de sürdürülebilir iyileştirmeyi sağlayan kaliteli ve güvenli gıda üretimi konularında gıda üreticileri, tedarikçileri ve perakendecilerinin önemli bir çözüm ortağıyız. Ayrıca üretim alanlarının kontrolü, hijyen ve ISO:22000 denetimleri, sistem belgelendirmeleri ve personel eğitimleri konularında da faaliyet gösteriyoruz. Bunun yanı sıra etin kalitesini direkt etkileyen yemin kalitesini de teyid etmek amacıyla üretici firmalara; metabolik enerji değeri, ağır metal-mineral tayinleri, pestisit ve mikotoksin analizleri, dioksin, PCB vb. test hizmetleri sağlıyoruz. Arzumuz, tüketici bilincinin ve sektördeki bağımsız denetimlerin artması. Gıda güvenliğinde farkındalığın sağlanması ve Türkiye’nin bu sektörde dünyada örnek gösterilen ülkelerden biri haline gelmesi.