Gıda hileleri çoğaldı vatandaşın organik ete talebi arttı
Son 10 yılda organik gıdaya karşı giderek artan bir tüketici ilgisi söz konusu. Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (ORGÜDER) Başkanı Ayhan Sümerli, organik ürünlere olan eğilimde vatandaşların sağlıksız ve hileli gıda korkusunun etkili olduğunu söyledi. Ülkemizde henüz organik hayvancılık yapan 137 üretici bulunduğunu belirten Sürmeli, bu rakamın 2012 yılı sonunda binleri aşacağına dikkat çekti.
Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (ORGÜDER) Genel Başkanı Ayhan Sümerli, son dönemde organik tarıma olduğu kadar organik hayvancılığa da ilginin arttığını belirterek, organik hayvancılık ürünlerinin bilinçli tüketiciler tarafından tercih edilmeye başladığını belirtti.
Ülkemizde et sektörünün ve üreticinin son yıllardaki durumunu değerlendirmenizi istesek. Öne çıkan başlıca konular neler olur?
Et sektöründe son yıllardaki en çarpıcı olgu ithal et. İthalin et sektöründeki dengeleri olumsuz etkilediğini düşünüyorum. İthal ete yönelik tüketicide de ciddi manada güven kaybı oluştu. Ülkemizin Müslüman bir ülke olması. Hayvanların hangi koşullarda beslendiği ve kesimlerin İslami şartlara uygun olup olmadığı endişeleri, tüketicinin kafasındaki soru işaretlerini artırdı. Diğer konu başlıklarına gelince; maalesef et sektörü çok hızlı gelişen bir sektör değil.
Türkiye'de organik tarım ürünlerinin yanı sıra et, ürünlerine de talep artıyor. Sektörün büyüme hızı ve dünya pazarındaki mevcut konumu ile ilgili bilgi verir misiniz?
Organik ürünlere tüketicinin ilgisinin artması, kamuoyunda taklit tağşiş haberlerinin yaygınlaşması ve tüketicinin bilinçlenmesiyle daha da hız kazandı. Tüketici güvenilir liman olarak 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu’na ve yönetmeliklerine uygun olarak üretilmekte olan ürünlere yöneldi. Dolayısıyla hem beyaz hem kırmızı etin organik olanlarına, ciddi bir talep artışı var. Buna rağmen organik et sektörü, tıpkı diğer organik ürünler gibi gıda sektöründe çok küçük bir paya sahip. Avrupa’ya dönüp baktığımızda organik et orada da çok ön plana çıkmış değil. Örneklemek gerekirse Türkiye’de konvansiyonel gıdayla organik gıdada ki orantı yüzde 1 civarında, ette ise bu orantı biraz daha düşük; binde beş oranında. Avrupa Birliği ülkelerine sonradan girmiş ülkeleri dışında tutarak bakacak olursak, Örneğin; Almanya’da bu oran %5, Fransa’da %3,5 seviyelerinde. İsveç ise 2014 yılı sonuna kadar toplam tarımının ’ünün organik olmasını hedefliyor. Organik gıda tüketiminin en fazla olduğu ülkelerden ABD’de ise bu oran çok daha fazla. Ülkenin doğu yakasında oran %7-8’ler seviyesinde iken, batı yakasında ’u geçiyor. ABD Tarım Bakanlığı’nın açıklamalarına göre, ABD ve AB’de toplam pazar büyüklüğü 50 milyar dolara ulaştı. Dünya üzerinde 150’den fazla ülkede organik tarım yapılıyor. Tüketim bu iki kıtada yoğunlaşmış durumda. Ancak bu rakamlarda gösteriyor ki organik etin hem Türkiye’de hem Avrupa’da kat etmesi gereken çok daha uzun bir yol var.
Türkiye birkaç yıl öncesine kadar organik gıda üreten ama tüketimin az olduğu bir ülkeydi, fakat son rakamlar tüketimin de arttığına işaret ediyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre; 2006 yılında 10 bin 375 ton ve 28,2 milyon dolar olan ihracat, 2010 yılında 3 bin 592 ton ve 15,9 milyon dolara geriledi. 2006 yılında 458 bin ton olan organik gıda üretimi ise 2010 yılında 1,3 milyon tona çıkmış durumda. Aynı şekilde Bakanlık verileri, organik tarım yapılan arazi, çiftçi ve ürün çeşitliliğinde artış yaşandığını ortaya koyuyor. Bakanlık verilerine göre, 2002 yılında 12.428 olan organik üreticisi çiftçi sayısı 2010 yılında 40,297’ye; 89,827 hektar olan toplam üretim alanı 510 bin hektara ulaştı. Aynı dönemde organik ürün çeşidi ise 150’den 216’ya yükseldi. Organik et sektörü hızla büyüyor. Tüketicilerin sayısı artığı gibi üreticilerin sayısında da artış var. Arz- talep kol kola devam ediyor. Ancak organik ürünlerde özellikle ette, esas ivmeyi 2014 yılında göreceğiz.
Türkiye'de organik hayvancılık yapan ne kadar üretici var? Üretim önümüzdeki yıllarda ne düzeyde olur?
Bugün ülkemizde organik üretim yapan 137 üretici mevcut. Yıl sonunda bu rakamın 1000’lere ulaşmasını bekliyoruz. Bu rakamı takribi olarak söylemiyorum.Günümüzde organiğe geçiş döneminde olan üreticilerimizin sayısını göz önüne alarak rahatlıkla 1000’i bulur diyorum. Ülkemizdeki organik et üretimi, önümüzdeki 5 yıl içinde 10- 15 bin tona ulaşır. Yani 12 kat büyüme gerçekleşir.
Organik hayvancılığın karşısındaki zorluklar neler?
Organik hayvancılık dediğimizde aklımıza çok ciddi manada organik tarım da gelmeli. Bu işin hem ekonomik hem de güvenilir olması için yemin önemli miktarının organik arazide üretmesi gerekir. Bu nedenle organik hayvancılığa girenlerin büyük bir kısmı aynı zamanda organik tarımla da uğraşıyor. Hava, su, emisyon koşulları, hepsi fevkalade uygun ise devletin yetkilendirdiği sertifika kuruluşlarından birinin ancak onayının ardından, her yıl ekimi yapılan ürünlerde bir yıl artı bir yıla ihtiyaç duyuluyor. Her yıl ekilmeyen ürünlerde ise bu süre iki yıl artı bir yıl olarak belirleniyor.
Organik tavuk üretiminin gelişimiyle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Entegre tesislerde kafesteki hayvan sayısı çok fazla haliyle popülasyon çok. Ufak bir salgın durumunda bütün kafes telef olabilir. Organik tavukçulukta ise böyle bir sorun yok. Hayvanlar doğal ortamları içerisinde geziniyor, standartları çok farklı. Bu nedenle organik beyaz et fiyatları, piyasada satılan tavuk fiyatlarının neredeyse iki katı. Bu çok normal çünkü entegre tesislerde konvansiyonel tavuklar 32-35 gün arasında kesiliyor. Organik tavuklar ise en erken 81 günde kesiliyor. Yetiştirmenin hiçbir aşamasında kimyasal ve sentetik madde kullanılmıyor. Organik sütte, ette, tavuk etinde bu fiyat farkının olması hayvanların beslenmeleri, koşulları, hayvanların kesime gitme sürelerinin farklı olmasından kaynaklanıyor.
Organik hayvancılıkta en çok talep gören ürünler hangileri?
En çok talep artışı organik yumurtada yaşandı. Türkiye'de organik ürünlerin gelişebilmesi için ürün çeşitlerinin, miktarının artmasına gerek var. Son bir kaç yılda arzın artmasıyla talep de canlandı. Ülkemizde bundan 7-8 sene önce organik dediğimiz zaman, bizim alıştığımız Türk fındığı, Türk kayısısı, sultani incir, organik olarak anılırdı. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin, Türkiye'ye özgü ürünleri organik olarak talep etmesi sonucunda 1998'de organik tarım, daha sonra 2003-2004'de de organik tavuk, süt, yumurta gibi hayvansal ürünler de buna eklenerek ürün deseni artmaya başladı. Özellikle gıdada sahtekarlık tartışmalarının gündemde olduğu, medyada yer aldığı dönemlerde organik ürün satışlarında büyük artışlar yaşandı.
Peki, organik ürünlere yönelen tüketici profili hakkında neler söyleyeceksiniz?
Bu size ilginç gelebilir ama organik ürün tüketicisinin sadece yarısı AB plus. Bir diğer yarısı var ki, bu kategoriye girmemekle beraber bilinçli ve sağlığına çok önem veriyor. Organik tercihi yapanları, ileride sağlığını yerine koymak için harcayacağı parayı, bugün ne yediğini iyi bilmek adına harcama tercihini gösteren tüketiciler oluşturuyor. Tüketici bir şekilde her şeyin doğalını istiyor. Bu, bir süre sonra yaşam biçimi haline geliyor. Şöyle bir tespit de yapayım; organik ürünleri genellikle kadınlar kullanıyor. Kadınlarımız fevkalade bilinçli bu konuda. Bizim profilimiz önce onlardan başlıyor.
Yem fiyatlarında yaşanan artış üreticiyi bir hayli endişelendiriyor. Bu konuda sizce ne tür tedbirler alınmalı?
Ülkemiz malum şartlardan dolayı mera hayvancılığından padok hayvancılığına geçtiği noktadan itibaren, üretici hayvanlarını beslemek için yemini haricen satın almak mecburiyetinde kaldı. Ve maalesef Türkiye’de halen çok güçlü bir yem sektörü oluşmuş değil. Bu da hayvancılık yapanların en önemli girdisinin çok pahalıya mal olmasına neden oluyor. Yemde uygulanan KDV’nin düşürülmesi bence son derece ciddiye alınması gereken bir konu ve bir an önce hayata geçirilmeli.
Piyasada üzerinde logo barındırmayan hiçbir ürün organik değildir. Bazı ürünler organik adı altında satılıyor, belki gerçekten hiçbir kimyasal veya sentetik madde kullanılmadan yapılmıştır, ama ispat tarafı yok. Yani sertifikalandırılmadığı sürece onun organik ürün olduğundan bahsetmek mümkün değil, tüketicinin bu konuda dikkatli olması lazım.