Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Teşviklerle süt ve et ürünleri ihracatımız artar

Orta ve uzun vadeli devlet politikaları ve destekleriyle Türkiye’deki et ve süt ürünleri ihracatının rahatlıkla 1 milyar doları bulacağını söyleyen Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üretici Birliği – SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yörük, “Böylelikle ülkemiz Körfez ülkeleri, Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler’in baş tedarikçisi olabilir” dedi.





murat_yoruk.jpg

2 Mayıs’ta başlayan Okul Sütü Projesi’ni değerlendirerek hem öğrencilere hem de sektöre getirilerini açıklar mısınız?

Okul Sütü programı ile ilgili Bakanlar Kurulu kararı 25 Mart 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmış, ardından Okul Sütü uygulama tebliği yürürlüğe girmiş ve 17 Nisan 2012 tarihinde ise ihale onaylanmıştır. Bu uygulama, ülkemiz için çok önemli bir uygulamadır. Ülkemizde 81 ilde bulunan anasınıfı ve 1-5. sınıflarda okuyan 7;3 milyon öğrenciye uygulanacaktır. Bu kadar çok çocuğa haftada 5 gün süt vermek son derece iddialı bir projedir. Okul Sütü ihalesi ile üreticisi, sanayicisi ve kamu ile tüm sektör el ele vermiş ve bu zor projenin hayata geçirilmesi için son derece önemli bir adım atılmıştır. SETBİR olarak 2001-2003 yılları arasında Okul Sütü programını 4 ilde sürdürdük. O günden bu yana da ülkemizde Okul Sütü programının tıpkı AB ülkelerinde olduğu gibi bir devlet politikası haline gelmesi ve sürekli olması için çeşitli girişimlerde bulunduk.Son olarak Van Erciş’teki depremden sonra burada bulunan 4 bin 200 çocuğa Okul Sütü Projesi’ni başlattık.Devletimizin uygulamaya koymuş olduğu Okul Sütü programını SETBİR olarak her zaman destekleyeceğiz. Çocuklarımızın daha sağlıklı bir geleceğe sahip olmaları için onlara süt içme alışkanlığı kazandıracak olan bu programın sürekliliğinin sağlanmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. SETBİR olarak Okul Sütü programının her zaman arkasında olmaya ve bunu desteklemeye devam edeceğiz.

 

SETBİR olarak Van’ın Erciş ilçesinde okul öncesi çocuklara ücretsiz süt dağıtıyorsunuz. Yaptığınız çalışmaları kısaca anlatır mısınız?

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üretici Birliği SETBİR; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı önderliğinde ve Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içerisinde bugüne kadar büyük destek verdiği Okul Sütü Projesi’ni Van - Erçiş’de okul öncesi eğitim kurumlarında bulunan çocuklarımıza yönelik olarak başlattı. 13.5 milyon tonu aşan üretimi ile dünyanın en çok süt üreten 15'inci ülkesi olan Türkiye'de süt tüketiminin hala istenilen boyutlarda olmadığı gerçeğinden hareket eden SETBİR, tüketimi artırmak için kampanyalarını sürdürmektedir.

SETBİR,  proje kapsamında bu yıl deprem felaketiyle sarsılan Van’daki 4 bin 200 okul öncesi öğrenciye süt ve ayran dağıtımı gerçekleştiriyor. Bu çerçevede 24 Şubat 2012 tarihinde, Erciş İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Ahmet Erdoğan, Van İl Tarım Müdürü Fevzi Altuner ve SETBİR Genel Sekreteri Melek Us’un katılımıyla Erciş İbni Sina İlköğretim Okulu ve Alparslan Türkeş İlköğretim Okulu’ndaki anaokulu öğrencilerine süt ve ayran dağıtımı gerçekleştirildi. Daha önce 2001-2003 tarihleri arasında da 4 ilde süt dağıtımı yapan SETBİR, yeni kampanya ile çocuklara küçük yaşta süt içme alışkanlığını edindirmeyi amaçlıyor.

İlk olarak Van Erciş’teki okul öncesi 4 bin 200 çocuğa dağıtılmak üzere bölgeye ulaşan ilk parti tırda, 82 bin 485 adet 200 ml süt, 5 bin 40 adet 1000 ml süt, 4 bin adet 200 ml ayran yer aldı. Erciş’e ilk kez düzenlenen Okul Sütü Projesi bu bölgedeki çocuklara eğitim yılı sonuna kadar düzenli olarak süt ve/veya süt ürünleri dağıtımıyla sürecek. Proje için SETBİR’in üye firmaları gönüllü olarak süt ve ayran gönderimi yapacaklar. Bu proje okulların ikinci döneminin sonuna kadar devam edecek. Okul Sütü kampanyası, anne sütü kampanyası, süt pikniklerimiz sadece sağlıklı ve yeterli tüketim sağlama girişimlerimiz değil, bunun yanında sosyal sorumluluktur.

 

SETBİR’in Olağan Genel Kurulu’nda yeniden başkanlık görevine seçildiniz. Önümüzdeki dönemde gündeminizde bulunan konuları bizimle paylaşır mısınız?

SETBİR Olağan Genel Kurulu 12 Nisan 2012 tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi. Yönetim Kurulu Faaliyet raporu ve mali raporun üyelerle paylaşılmasının ardından yapılan seçimde, oybirliği ile yeniden yönetim kurulu başkanlığına seçildim. SETBİR ulusal ve uluslararası camiada edindiği tecrübe ve saygınlıkla, tüm platformlarda sektörümüzün ihtiyaçlarını, mevcut durumunu ve gelecek beklentilerini dile getirmektedir. Özel sektör, kamu, sivil toplum örgütleri, bilim dünyası ve medya ile sürekli iletişim halinde çalışmakta, tüm paydaşlar arasında bilgi köprüsü görevi sürdürmektedir.Hayvancılık sektörünün tüm katma değer yaratıcılarının, tüketicilerinin Türkiye’de ve dünyadaki sesi olarak çalışmaktadır. Çünkü bizim temel hedefimiz ve misyonumuz, ülke sağlığımızın gelişimine katkı sağlamaktır.Doğru bilgilendirme amacıyla halkımız ve paydaşlarımız ile her platformda bir araya gelmeyi bu nedenle kendimize görev edindik. Günlük tartışma ve gelişmelere ilişkin olarak medya ile yakın iletişim ve işbirliği içinde çalışıyoruz, yazılı ve sözlü görüşlerimizi kamuoyu ile sıklıkla paylaşıyoruz ve bunlara devam edeceğiz. Elbette bunların yanı sıra sektörün sözcüsü, temsilcisi ve çatı kuruluşu olarak diğer sorumluluk ve görevlerimizi de yerine getirmeyi sürdüreceğiz.SETBİR’in ortağı olduğu pek çok AB projesinin uluslararası toplantılarına katılacağız, faaliyette olan projeleri devam ettirip yeni dönemdeki projelerde yer alacağız. Üyesi bulunduğumuz çeşitli uluslararası kuruluşlar ve yürütmekte olduğumuz projeler ile sektörün küresel platformlarda temsil edilmesi ve rekabet gücünün artırılması her zamanki gibi temel hedeflerimiz arasında yer almaktadır. Et ve süt sektörlerinin temsilcileri olarak ihracat pazarlarında rekabet edebileceğimiz fiyat oluşturulması ve bürokratik engellerin aşılması açısından gerekli tedbirlerin alınması için mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Bu anlamda hükümetimizin çalışma ve kararlarına aktif şekilde katılıp görüşlerimizi bildireceğiz. Hayvancılık politikaları açısından süt ve kırmızı et sektörlerinin birbirinin rakibi veya alternatifi değil, bütünleyicisi olduğunu vurgulayıp, kayıt dışı ve merdiven altı üretim ile mücadele yolunda, tarladan çatala gıda güvenliğinin takip ve savunuculuğunu sürdüreceğiz. Her zaman olduğu gibi et ve süt ürünlerinin tüketiminin artmasına yönelik çeşitli faaliyetlerin, kampanyaların öncüsü ve savunucusu olacağız.SETBİR olarak her zaman olduğu gibi sanayicinin, üreticinin, tüketicinin, çiftinin kısaca bu sektörde, bu ailede alın teri döken, bu ailenin temel direği olan tüm kesimlerin haklarını savunan, onlara ışık tutan çatı kuruluş olma misyonunu devam ettireceğiz.

 

Bir açıklamanızda sektörün teşviklerle desteklenmesi halinde süt ve et ihracatında birer milyar dolarlık ihracatın hayal olmadığını söylemiştiniz. Bu konuyu biraz açıklar mısınız? 

Orta ve uzun vadeli devlet politikaları ve destekleriyle Türkiye’deki et ve süt ürünleri ihracatının rahatlıkla 1 milyar doları bulacağını söyledim. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Türkiye, tarım ve hayvancılık sektöründe fırsatlar ülkesidir. Tarım konusunda ülkemiz bugün sadece yerli girişimcilerin değil, küresel sermayenin de dikkatle izlediği bir ülke haline gelmiştir. Tarım alanında sınırların kalkacağı yeni bir dünya düzeninin geldiğini görmek ve buna göre önlem almak durumundayız.

Ama şunu da unutmamalıyız ki, biz ithalatçı ülke konumuna gelmek için daha fazla ticaret yapılmasını, sınırların açılmasını istemiyoruz. Üretimde katma değeri, ihracatı artırmak için daha fazla ticaret istiyoruz. Yakın çevremiz, özellikle et ve süt ürünlerinde net ithalatçı ülkeler tarafından çevrilmiş durumdadır. Eğer ihtiyaç duyduğumuz dönüşümü sağlayabilirsek, Türki Cumhuriyetler, Ortadoğu, Rusya, Orta Asya ve Kuzey Afrika ülkelerinin en önemli et ve süt ürünleri tedarikçisi olabiliriz. Süt tozundaki küçük bir destekle süt ürünleri ihracatımız 2010 yılında 140 milyon dolardan 2011 yılında 227 milyon dolara geldi. Ancak verilen desteğin sadece süt tozu ile kısıtlı kalması, ülkemizin ihracat potansiyelini tam olarak değerlendiremediğimize ilişkin olarak bizi üzüyor.

Diğer yandan ihracattaki önemli bu artış rakamlarına rağmen Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyasladığımızda ne yazık ki ihracatımızın hala yeterli olmadığını görüyoruz. AB ülkelerine baktığımızda, et ve süt ürünlerinde hem ithalatçı hem ihracatçı ama daha çok ihracatçı olduğunu görürüz, çünkü devlet desteği/teşviki var. Biz de ihracatta Körfez ülkelerinin, Ortadoğu’nun, Türki Cumhuriyetler’in tedarikçisi olabiliriz. Diğer süt ürünleri ve kırmızı et de tıpkı süt tozu gibi dahilde işleme rejimi kapsamına alınırsa iddia ediyoruz, süt ihracatımız, et ihracatımız çok rahat 1 milyar dolar olabilir. Sektörümüzün ve ülkemizin potansiyeline güveniyoruz, bir yılda verilen bazı desteklerle ulaştığımız nokta bu potansiyelimizin en büyük göstergesidir.

 

Son zamanlarda sütün besin değeriyle ilgili medyaya farklı yorum ve tartışmalar yansımıştı. Dernek olarak bu konudaki yaklaşımınızı öğretebilir miyiz? 

SETBİR olarak, yazılı ve görsel basında yer alan kayıt dışı üretim sonucunda oluşan gıda güvenliğine ilişkin yorumları büyük bir endişeyle izlemekteyiz. Basında yer alan süt ve süt ürünleri hakkındaki bu yanlış haberler, ne yazık ki kamuoyunda yanlış algılamalara yol açmakta ve tedirginlik yaratmaktadır. Sektörün gelişimi, toplumumuzun sağlıklı beslenme için gerekli olan protein ve mineralleri doğru tüketmesi için uzun yıllardır mesai harcayan bir sivil toplum örgütü olarak bu yanlış tutum bizleri üzmektedir. Bu nedenle, medya ve kamuoyunda doğru bilgi ve duyarlılığın oluşması için gerekli tüm bilgilendirme, bilinçlendirme kampanya ve etkinliklerinde gerek SETBİR gerekse özel sektör temsilcileri olarak Bakanlığımız ile işbirliği içinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

AB’de süt üretiminin %95’i ambalajlı üretim yapan süt işleme tesislerinde işlenmektedir. Türkiye’de ise süt işletme tesislerine ulaşan inek sütü miktarı 6 milyon 745 011 ton olup toplam üretilen inek sütünün yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Sokak sütü satılması Türkiye’de kanunen yasak olmasına rağmen günlük hayatın bir parçası olamaya devam etmekte ve halk sağlığını tehdit etmektedir. Sokak sütlerinin görünüşte daha ucuz olması ve tüketicinin ayağına kadar getirilmesi en cezbedici yanı iken, taşıdığı hastalık riski ve kaynatma yolu ile kaybedilen protein, vitamin, mineral içeriği çoğunlukla tüketici tarafından göz ardı edilmektedir.

Oysa bu sütler ile ısıl işlem görmüş sağlıklı sütlerin maliyet karşılaştırması yapılmış olsa, üretimi ile bu sütü kaynatmak için harcanan enerji, araç-gereçlerin temizlenmeleri için harcanan su, deterjan, emek, zaman ve en önemlisi gerektiğinde yapılacak olan sağlık harcamaları hesaba katıldığında, vitamin ve protein kaybeden çiğ süt maliyetinin sağlıklı işlem görmüş sütün maliyetine göre ne kadar yüksek olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Hangi koşullarda üretildiği bilinmeyen kayıt dışı ürünlerin tüketimlerinden kaynaklanan sağlık sorunlarının giderilebilmesi için ödenecek olan bedel, sağlıklı ürünler için ödenecek olan bedelden çok daha ağırdır. Kayıt dışılık ile mücadelede daha etkin olmak, kayıtlı kayıt dışı ile mücadeleye önem vermek, denetimleri artırmak gerekmektedir.