Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Çay sektöründe sorunların çözümü için herkes elini taşın altına koymalı

Uzun yıllardır yürütülen yanlış politikalardan dolayı Türk çay sektöründe önemli sıkıntıların yaşandığını belirten Rize Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan, kalıcı çözümlerin ancak ilgili kurumların birlik ve beraberliğiyle sağlanabileceğini ve bu sebeple her paydaşın üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini söyledi.





mehmet_erdoga.jpg

Çayın merkezi Rize ülkedeki üretimin %85’ini tek başına karşılıyor. Türkiye genelinde 225-230 bin ton aralığında kuru çay üretimi yapılırken bu ilde yıllık olarak ortalama 180-200 bin ton aralığında kuru çay üretiliyor. Haliyle çay tescili de borsa işlem hacmi içerisinde büyük yer tutuyor. Rize Ticaret Borsası kurulduğu yıldan itibaren ilk yıllarındaki işlem hacmi ve 2012 yılı işlem hacmi karşılaştırıldığında çok hızlı bir yükseliş ivmesi kazanarak bölgesinde güçlü bir yaı oluştururken, ülke sıralamasında işlem hacmi olarak 10. sırada yer alıyor. Borsaya kayıtlı 230 üyenin 178’ini kuru çay üreticisi firmalar, 44’ünü kasaplar, geri kalan kısmını da fındık ve un üreten firmalar oluşturuyor. Rize Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan ile çay sektörünün bugünkü durumunu, çayda markalaşma konusunda yapılan çalışmaları konuştuk.

 

Türkiye’nin %96’sı çay içiyor 

Türk çay sektörünün büyüklüğü hakkında bilgi verir misiniz?

Türkiye’de çay tarımı Doğu Karadeniz Bölgesi’nde, Gürcistan sınırından başlayarak Ordu’nun Fatsa ilçesine kadar olan kuşakta gerçekleştiriliyor. Bu bölge içerisinde başta Rize olmak üzere Ordu, Giresun, Trabzon ve Artvin illerinde çay yetiştiriciliği yapılıyor. Rize’de tarım alanlarının %90’ını çay oluşturmaktadır. İl dâhilinde çay işleyen 200 fabrika ve 15 atölyenin yanı sıra, bu fabrikalara yedek parça ve tamir imkânı sunan ana tamir fabrikası ile çay paketleme ve ambalaj fabrikaları mevcuttur. Ayrıca 1749 adet çay alım yeri, 123 bin 726 üretici bulunuyor. Türkiye’deki çay üretiminin yaklaşık 2/3’ü Rize’de yapılmaktadır. İkliminin ılık oluşu ve bol yağış alması nedeniyle Rize çay üretimi için çok elverişlidir.

Türkiye’de çay sektörü diğer üretici ülkelerle karşılaştırıldığında nispeten yeni bir faaliyet görünümünde olmasına rağmen, kısa süre içerisinde büyük gelişme göstermiştir. 1950’li yıllarda kuru çay üretimi 25 bin tonun altında gerçekleşirken son dönemlerde bazı yıllar 200 bin tona yaklaşmış, 2004’ten itibaren de 200 bin tonun üzerine çıkmıştır. Türkiye bugün çay üretiminde önemli üretici ülkeler arasında yer almakta ve üretim miktarı açısından Çin, Hindistan, Sri Lanka, Kenya ve Endonezya’dan sonra 6. sırada bulunmaktadır. İrlanda’dan sonra dünyada en fazla çay Türkiye’de tüketiliyor. Yapılan araştırmalara göre ülkemizde her 100 kişiden 96’sı her gün çay içiyor. Yıllık kişi başına çay tüketimi 2,80 kg düzeyine ulaşıyor. İrlanda’da ise bu rakam yıllık kişi başı 3,00 kg’dır. Kaba bir hesapla Türkiye’nin yıllık kuru çay talebi 200 bin ton dolaylarındadır.

 

Yüksek maliyetler ülkemizin global rekabetine ket vuruyor

Üretim ve ihracat rakamlarını göz önünde bulundurulursa Türkiye’nin dünya çay sektöründeki konumunu anlatır mısınız?

Dünyada yıllık kuru çay üretimi 3 milyon 250 bin ton civarında gerçekleşmektedir. Dünya sıralamasında ilk altı üretici ülke Çin, Endonezya, Hindistan, Kenya, Sri Lanka ve Türkiye’dir. Dünyada yıllık çay ihracatı 2 milyon ton düzeyinde seyrediyor. AB yılda ortalama 250 – 300 bin ton düzeyinde yeşil çay, siyah çay ve çay ekstraktı ithal ediyor. Bu rakamın büyük bir kısmını siyah çay oluştururken, en fazla siyah çay ithalatı yapan AB ülkesi ise İngiltere’dir. Türkiye dünyanın sayılı çay üreticisi ülkelerinin arasında bulunmasına rağmen, yoğun olarak kendi iç piyasası için üretim yapıyor. İşçilik ve üreticinin belirli bir hayat standardına ulaştığı ülkemiz hariç tüm diğer üretici az gelişmiş, eski sömürge devletlerde işçilik son derece ucuz ve girdi maliyetleri alt seviyelerdedir. Ülkemizde günlük işçi yevmiyeleri 30-40 doları buluyor, gübreye de KDV uygulanıyor. Haliyle ülkemizde çay üretim maliyetleri diğer üretici ülkelerden daha fazla olmakta, bu durum da ülkemizin diğer üretici ülkelerle rekabet etmesini zorlaştırmaktadır.

 

Türk çayı şu anda dünyada nasıl bir imaja sahip? Çayın markalaşması yönünde atılan/atılması gereken adımları anlatır mısınız? Özellikle hedeflenen yeni pazarlar nereler?

Türk çayı genellikle iç piyasada tüketildiği için dünyada pek tanınmamaktadır. Borsamız, Türk çayının ülkemizde ve dünyada tanınması için yurtiçi ve yurtdışı fuar ve organizasyonlara sürekli katılıyor. Bu fuar ve organizasyonlarda çayımız hakkında olumlu tepkiler alıyoruz. Bu tepkiler mutluluk veriyor ve çayımızı yurtdışında bir marka haline getirmemiz için bizleri teşvik ediyor.

Borsamız ile birlikte Ankara Rize Dernekleri Federasyonu, Rizeliler Kültür ve Dayanışma Derneği işbirliğiyle 16 – 20 Kasım 2011 tarihleri arasında Rize’de, Sayın Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın himayelerinde “Türk Çayının Markalaşması ve Uluslararası Tanıtımı 2023 Vizyonu Çalıştayı”nı gerçekleştirdik. Arama konferansında tüm katılımcılar, ortak akıl ile çayımızın uluslararası tanıtımı ve markalaşması konusundaki stratejik amacını “Türk çayını; sürdürülebilir, doğal, kalıntısız ve çevre dostu tarım uygulamaları ile yetiştirip, özgün yöntemlerle dünya standartlarında, hijyenik koşullarda siyah ve yeşil çay işlemek, yenilikçi yaklaşımlarla katma değeri yüksek ürün çeşitliliğini artırmak, çay içme kültürümüzü uluslararası düzeyde yaygınlaştırarak, başta çay üreticileri ve çalışanları olmak üzere bölge ve ülke refahına katkıda bulunmak ve çayımızı dünyada tanınan ve aranan marka bir ürün haline getirmek” olarak belirlediler. Arama konferansında belirlenen stratejik amaç ve hedefe ulaşmak için tüm katılımcıların ortak önerileri doğrultusunda: eğitim ve AR-GE, organizasyon, tarımsal üretim ve işleme teknolojisi, pazarlama (Standardizasyon, kalite, marka ve tanıtım), politikalar ve yasal düzenlemeler başlıklarıyla beş temel çalışma alanı kararlaştırılmıştır. Biz böyle bir marka çalışması yaptık ama önemli olan bu çalışmanın devamını getirebilmektir. Böylesine güzel bir organizasyon sonucunda elde ettiğimiz veriler ışığında biz Türk çayının markalaşma çalışmalarına borsa olarak devam edeceğiz.

 

Kaçak çay ile mücadelede önemli mesafe aldık

Çay sektörünün en önemli sorunlarından biri olan kaçak çayla mücadele konusunda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Rize Ticaret Borsası’nda ekibimizle beraber göreve geldikten sonra, kaçak çayla mücadelede önemli aşamalar kaydedildi. Eskiden olduğu gibi özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerinden çok miktarda kaçak çay ülkemize girmeye devam ediyor. Kaçak çaya karşı emniyet güçlerimizle ve gümrük birimleriyle birlikte yürüttüğümüz etkin mücadele sonuç veriyor. Yakalanan kaçak çay miktarı bu yüzden çok arttı.

 

Sektörün en büyük sorunu olan kaçak çay konusunda ayrıntılı raporlar hazırladık. Bu raporları ilgili politikacı ve yöneticilerle paylaştık. Sonuç olarak kaçak çay konusunda kamuoyu oluşturduk. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın katılımıyla kaçak çayın önemi konusunda borsamızda büyük çapta toplantı yapılmasına öncülük ettik. Toplantı sonucunda “Kaçak Çay Eylem Planı” hazırlandı. Eylem planının takibi bakanlık ve borsamız nezdinde yapılmaktadır. Eylem planın bir maddesine göre, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na gümrük kapılarında kullanılmak üzere iki dedektör köpek borsamız tarafından alınıp hibe edildi. Dedektör köpekler sayesinde kaçak çay girişlerinin önüne geçmeyi amaçlıyoruz.

 

Sektörde çözüm bekleyen diğer sorunlar neler? Bu noktada ilgili paydaşlardan (üretici, sanayici ve sektörle ilgili kurumlar) neler bekliyorsunuz?

Çay sektörünün sorunları temel olarak 1980’li yıllardan itibaren yürütülen yanlış politikalar, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Araştırma Enstitülerinde çay ile ilgili araştırmaların yapılamaması, yanlış makine parkı ve donanım seçimi, kalitesiz kuru çay üretimine göz yumulması, gerekli AR-GE faaliyetlerinde bulunulmaması, stratejik planlamanın yapılmaması, fabrikaların elzem iyileştirme ve yenileme işlemine tabi tutulmaması, yanlış istihdam, çay sektöründeki sistemsiz yapı, çay kanununun olmaması, kaçak çay gibi olumsuzluklardan kaynaklanmaktadır. Ayrıca girdi sayısı ve maliyetlerin arttığı, sorunların çoğaldığı bir ortamda gerekli tedbirlerin alınmaması, sektörümüz için ciddi tehlike arz etmektedir. Çay sektöründeki sorunlar ancak ve ancak sektörle alakalı kurumların birlik ve beraberliğiyle çözüme kavuşabilir. Herkesin üstüne düşen görevi yapması tabiri caizse elini taşın altına koyması gerekir.

 

Çay kanun tasarısı taslağının son şekliyle Çaykur'un yok olmasına neden olabileceğine dair eleştiriler geldi. Bu eleştiri ile ilgili neler söylemek istersiniz? Çay kanunu sektöre neler getirecek?

Türk çay sektöründeki sistemsiz yapıdan kaynaklanan sorunları ortadan kaldırabilmek amacıyla göreve geldiğimiz 2009 yılı Şubat ayından itibaren dünya çay piyasalarını ve tüketici taleplerini derinlemesine inceleyerek, Türk çay sektörünü yeniden yapılandıracak çalışmaları Ulusal Çay Konseyi ile birlikte başlattık. Bu süreçte yeni bir Çay Kanun Taslağı hazırladık. Sektörün tüm temsilcilerinin yer aldığı bir komisyon oluşturarak yerelde hazırladığımız kanun taslağını resmi, yarı resmi, özel, sivil bütün paydaşlara göndererek taslak hakkındaki görüş ve önerilerini aldık. Gelen bütün görüş ve önerileri değerlendirerek taslağı son şekline getirdik. Kanuna ihtiyaç olduğu toplum tarafından kabul edildiğinde, böyle bir talep olduğunda, birçok yönetmeliği de ihtiva eden elimizdeki bu çalışmayı siyasi iradeye sunarız. İnanıyorum ki, Türk çaycılığı bu kanunla bir sisteme oturacak, sektöre kazandırılan yeni bakış açısı ile dünya çay piyasalarına ulaşacaktır.

 

50 çay tadımcısı yetiştirdik

Dünyada çayın kalitesini laboratuvar bulgularında değil çay tadımcıları tarafından belirlendiğine vurgu yapan Mehmet Erdoğan, “Bu nedenle borsamız gençlerin meslek edinmesini ve sektörün ihtiyaç duyduğu kalite odaklı ara elemanların yetiştirilmesi amacıyla Sri Lanka’dan davet edilen çay tadım uzmanı ve ülkemizde bu konuda otorite olmuş akademisyenlerin yardımıyla borsa salonlarında 300 saati teorik ve 300 saati uygulamalı olmak üzere toplam 600 saat (6 ay) süren eğitimler düzenledi. Düzenlenen eğitimler sonunda bölgemiz genç işsiz nüfusu içerisinden 50 kişi çay tadımcısı unvanı alarak çeşitli işletmelerde istihdam edildi” diye konuştu.