Kaçak şekerle mücadele sonuç verdi
Şeker Kurumu Başkanı Dr. Hüsnü Tekin, kaçak ve kayıt dışı şeker ile mücadele kapsamında 2007 yılında başlatılan çalışmaların arzulanan sonucu verdiğini, kaçak şüphesiyle Kuruma iletilen ve analiz sonucunda gerçekten de kaçak olduğu anlaşılan numune sayısının beş yıllık süreçte büyük oranda azaldığını söylüyor.
Aydın Arıcıoğlu - Ankara
Çikolata ve Şekerli Mamuller dosyasını yayınladığımız bu sayımızda, konuklarımızdan biri sektörün en önemli aktörü olan, şeker sektörünü düzenlemek ve denetlemekle görevli üst kurul pozisyonundaki Şeker Kurumu’nun Başkanı Dr. Hüsnü Tekin oldu. Sayın Tekin ile şeker sektörünün etkin ve rekabetçi yapısının korunması adına son dönemde gerçekleştirilen faaliyetlerden, Kurumca başlatılan Şeker Sektörü Stratejik Plan çalışmalarına, pancar şekeri ve nişasta bazlı şeker sektör temsilcilerinin kotalar ile ilgili yakınmalarından, kaçak ve kayıt dışı şeker ile mücadele sürecinde gelinen noktaya değin, ülkemiz şeker sektörünün bugünü ve geleceği üzerinde etkili pek çok konuyu masaya yatırdık. İşte ülkemiz şeker sektörüne yön veren kurumun Başkanı Dr. Hüsnü Tekin’in değerlendirmeleri.
Şeker üretiminde istikrarın sağlanması, etkin ve rekabetçi bir piyasa yapısının oluşturulması hedefine yönelik olarak kurumunuzun son dönemde gerçekleştirdiği çalışmalar hakkında bilgi alabilir miyiz?
Bildiğiniz gibi, Şeker Kurumu’nun en önemli görevi, şekerde ülke içi arz talep dengesini tesis etmektir. Bu işlevini de “kota” sistemi vasıtasıyla gerçekleştiriyor. Şeker talebinin yerli üretim ile karşılanması ve sektörde pancar şekeri ve nişasta bazlı şekerin dengeli ve istikrarlı olarak, birbirlerine zarar vermeksizin üretilmeleri sağlanmaktadır. Ülkemizde tamamlanan son pazarlama yılında 2,3 milyon ton şeker üretimi gerçekleşmiş, 2 milyon 151 bin ton şeker yurt içine satılmıştır. Bu yıl da yurtiçine satılan şeker miktarı rekor düzeylerde olup, bir önceki yılda satılan miktarın üzerindedir. Türkiye genelinde 60 ilde, 4 bin 500 yerleşim biriminde, 172 bin çiftçi tarafından ortalama 300 bin hektar ekim alanında 16 milyon ton pancar üretimi gerçekleşmiştir. Şeker üreticisi şirketler tarafından çiftçilerimize 1 ton pancar için yapılan ödeme miktarı bir önceki yıla göre daha fazla olmuştur. Son yılda ülkemizde pancar verimi sürekli artmış, modern tarım uygulamalarının yaşanan olumlu iklim koşullarıyla birleşmesiyle, ülke tarihinin en yüksek pancar verimine ulaşılmıştır. Diğer taraftan daha önce imalatçı-ihracatçılara C şekeri satışlarında uygulanacak fiyat, temel fiyat ile navlun bedelinin toplamından oluşurken, 5 Temmuz 2012 tarih ve 28344 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren kararla, navlun bedeli kaldırılmıştır. Buna ilaveten, şeker ihraç ön izin işlemleri ile C Şekeri Tahsisat Belgesi düzenlenmesine yönelik işlemler, elektronik ortamda yapılmaya başlanmış, bürokratik işlemlerin azaltılmasıyla daha etkin bir süreç oluşturulması sağlanmıştır.
Stratejik plan çalışmaları
Kurum olarak bu yıl içinde başlatmış olduğunuz Şeker Sektörü Stratejik Plan çalışmaları hakkında bilgi alabilir miyiz? Bu çerçevede sektör temsilcilerinin geniş katılımıyla bir Atölye Çalışması da düzenlemiştiniz. Stratejik Plan çalışmalarıyla tam olarak neyi hedefliyor, sektörden nasıl bir katkı bekliyorsunuz?
Stratejik plan çalışmalarımız, ülkemiz şeker sektörünün verimliliğinin artırılması ve sektör temsilcilerinin birbirini daha iyi anlayarak çözüme dönük pratikleri daha kısa sürede geliştirebilmesi açısından son derece önem verdiğimiz bir konu. Kurumumuzun yasal olarak bir stratejik plan hazırlama zorunluluğu bulunmamasına karşın, dünya tatlandırıcı/şeker sektöründeki üretim ve tüketime ilişkin değişimlerin, Avrupa Birliği şeker rejiminde önemli değişikliklerin yaşandığı bir dönemde bulunduğumuz ve ülkemiz şeker sektöründe özelleştirmenin gündemimizde olduğu hususları göz önüne alındığında, önümüzdeki dört yıla ilişkin ülkemiz şeker sektörünün projeksiyonlarının ortaya konmasının, şeker sektörünü düzenleyen ve denetleyen Kurumumuz için bir gereklilik olarak görülmüş, bu çerçevede stratejik plan hazırlanması yönünde karar alınmış ve bu doğrultuda çalışmalara başlanmıştır. Hazırlık aşamasında 31 Mayıs 2012 günü gerçekleştirilen atölye çalışmasına sektörün tüm taraflarının yanı sıra çeşitli kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının temsilcileri katıldı. Atölye çalışması sonrasında hazırlanan Şeker Sektörü Stratejik Plan Taslağı katılımcılara e-posta yoluyla gönderilerek görüşleri talep edildi. Daha sonra katılımcıların Kurumumuza ilettiği görüşler değerlendirilerek, revize edilen Şeker Sektörü Stratejik Plan Taslağı paydaşlara tekrar gönderildi ve taslak hakkındaki görüşleri talep edildi. Şeker Sektörü Stratejik Planı’nın genel amacı, “ülkemizde, dünyadaki uygulamalar ile üretim ve tüketimdeki gelişmeler gözetilerek şeker sektöründe yerli hammadde kullanılması suretiyle, yurt içi şeker talebinin uygun kalite ve fiyatla, yurt içi arzla sürdürülebilir bir şekilde karşılanmasını sağlamak” olarak belirlenmiştir. Şeker Sektörü Stratejik Planı’nda bu genel amaç doğrultusunda şeker sektörünün sürdürülebilirliğini sağlamaya yönelik hedefler ve bu hedefleri gerçekleştirmek için Şeker Sektörü Stratejik Plan Taslağı ortaya konulmuştur. Plan Taslağı ile ilgili Atölye Çalışması katılımcılarına görüş sorulması aşaması tamamlanmış durumda. Şu aşamada Kurumumuza iletilen görüşleri değerlendirerek Stratejik Planı yıl sonuna kadar tamamlamayı hedefliyoruz. Bildiğiniz gibi, şeker temel bir gıda maddesidir ve son yıllarda ülkelerin temel gıda maddelerinde kendine yeterliliği hedefleyen politikalar izlemesi gerekliliği giderek daha iyi anlaşılmaktadır. 4634 sayılı Şeker Kanunu’nun yurt içi talebin yurt içi üretimle karşılanması amacı çerçevesinde, şeker üretiminin yerli hammadde kullanılmak suretiyle sürdürülebilirliğinin temin edilmesi bu açıdan büyük önem arz ediyor. Şeker Sektörü Stratejik Planında, planın genel amacını gerçekleştirmek üzere Atölye Çalışmasında katılımcılar tarafından ortaya konan şeker sektörünün güçlü ve zayıf yönleriyle birlikte, şeker sektörüne ilişkin öneriler de göz önünde bulundurularak önümüzdeki dört yıla ilişkin hedef ve eylemler tespit edildi. Söz konusu eylem planı “Hammadde Verimliliği ve Destekler”, “Üretim ve Teknoloji”, “Denetim”, “Politika ve Mevzuat” ana başlıklarından oluşuyor. Her bir başlık için hedefler belirlenerek, bunlara ulaşmayı sağlayacak eylemler planlandı. Şeker Kurumu olarak önceliğimiz, vatandaşımıza şekeri ucuza yedirmek ve yurt içi talebin yurt içi üretimle karşılanması olup, bunu gerçekleştirebilmek adına yapılan çalışmalarda, şeker sektöründeki tüm taraflarla Kurum olarak işbirliği içindeyiz. Şeker sektörü, bildiğiniz gibi, pancar ve mısır üreticilerinden başlayıp şeker ve nişasta bazlı şeker (NBŞ) üreticilerine, şekerli mamul üreticilerine ve nihai tüketiciye dek uzanan oldukça geniş bir alanı ilgilendiriyor. Böylesi bir yapı içinde vatandaşlarımızın şekeri ucuza tüketmesi ve bu üretimin de tümüyle yerli kaynaklardan sağlanması anlamında Şeker Sektörü Stratejik Planı büyük önem taşıyor. Plan çalışmalarının orta ve uzun vadede sonuçlarının daha net ortaya çıkacağı ve sektöre önemli kazanımlar sağlayacağı görülecektir.
Kotalarla ilgili yakınmalar
Ülkemizde pancar şekeri ve NBŞ sektörlerinin birbirlerine zarar vermeden, yurt içi talebe göre belirlenecek miktarda şekeri yurt içinde kotalar vasıtasıyla üretmeleri esasına dayanan, bunu üretim ve arzdaki istikrarın güvencesi kabul eden bir yapı var. Ancak tarafların kotalarla ilgili yakınmalarının süreklilik arz ettiği de gözden kaçmıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sizin de ifade ettiğiniz gibi, 4634 sayılı Şeker Kanunu, şeker talebinin yerli üretim ile karşılanmasını ve sektörde pancar şekeri ve nişasta bazlı şekerin dengeli ve istikrarlı olarak, birbirlerine zarar vermeksizin üretilmelerine imkân verilmesini amaçlamakta. Bunu sağlayacak dengenin en önemli aracı kota sistemidir. Şeker Kanunu’nun 3’üncü maddesinde yer alan “Nişasta kökenli şekerler için belirlenecek toplam A kotası, ülke toplam A kotasının % 10'unu geçemez. Bakanlar Kurulu bu oranı, Kurumun görüşünü alarak % 50'sine kadar artırmaya, % 50'sine kadar eksiltmeye yetkilidir.” hükmü çerçevesinde Şeker Kurulu görüşü, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın talebi üzerine oluşturulmakta ve nihai karar Bakanlar Kurulu tarafından verilmektedir. Kurul tarafından gerek pancar şekeri ve NBŞ kotalarının belirlenmesi, gerekse NBŞ kotalarının artırılıp eksiltilmesi hakkında görüş oluşturulması sırasında Kanun ve gerekçelerinde belirtilen ‘yurt içi talebin yurt içi üretimle karşılanması, şeker üretiminde istikrarın sağlanması ve korunması, sektörde Kanunla kurulmuş dengenin korunması, piyasaya düzenli şeker arzı’ gibi amaçların gerçekleştirilmesine yönelik olarak yapılan analiz ve değerlendirme sonuçlarıyla talep, üretim, satış, stok gibi piyasa gerçekleşmeleri dikkate alınmaktadır. Ülkemizde yurt içi üretimin ihtiyacı karşılaması nedeniyle Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten bu yana tüketim amaçlı şeker ithalatına ihtiyaç duyulmadı. Pancar şekerinde ve NBŞ’de ülkemiz net ihracatçı konumundadır ve kota sistemi her iki sektörün de sürdürülebilirliğini temin etmektedir.
Şeker fiyatları reel anlamda azaldı
Şeker Kanunu’nun yürürlüğe girdiği günden bu yana, şeker fiyatlarının seyrini, bu konuda etkili diğer faktörleri de hesaba katarak değerlendirir misiniz?
İsterseniz öncelikle iç fiyatlarla ilgili kısa bir bilgi verelim. 2001 yılında yürürlüğe giren Şeker Kanunu’na göre, ülkemizde pancar şekeri ve NBŞ satış fiyatları, şeker üreten şirketler tarafından serbestçe belirlenmektedir. Şeker Kurumu’nun faaliyete geçtiği 2003 yılından itibaren ülkemizde iç fiyatlarda nominal olarak fazla bir artış yaşanmamış, hatta reel anlamda azalma olmuştur. Uluslararası fiyatlar ile ilgili olarak da kısaca şunları söyleyebiliriz: Uluslararası Şeker Örgütü’nün değerlendirmelerine göre, dünyanın ileriki yıllarda daha fazla şekere ihtiyacı olacak ve dünya şeker tüketimi 2020 yılına kadar yıllık ortalama %2 tahmini büyüme ile 201 milyon tona ulaşacak. Örgüt, talebin karşılanabilmesi için 2012-2020 yılları arasında üretimin 30 milyon ton daha artması gerektiğini belirtmektedir. Ülkeler, oluşacak bu talebin uygun koşullarda karşılanması için kendi durumlarına özgü politikalar üretme çabasındalar.
Kaçak ve kayıt dışıyla mücadele
Bir de kaçak ve kayıt dışı şeker meselesi var. Bu doğrultuda yürüttüğünüz kaçak, kayıt dışı, kota dışı şeker arzı ile mücadele çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Öncelikle çok önemli bir konuya temas ettiğinizi belirtmeliyim. Ülkemizdeki kaçak ve kayıt dışı şeker ile mücadele kapsamında Şeker Kurumu, 2007 yılı Kasım ayında, daha önceki planlanan çalışmalar içinde yer almayan yeni bir kaçak şekerle mücadele çalışması başlattı. Kaçak olduğu şüphesi bulunan şekerlerden Kurumumuza numune gönderilmesi halinde, şekerin menşei tespitine dayalı bir analiz yöntemi ile kaçak olup olmadığının saptanabileceğinin tüm İl Valilik ve Cumhuriyet Başsavcılarına bildirilmesi suretiyle başlatılan bu çalışma, İl Valilikleri ve Cumhuriyet Başsavcılıkları, TÜBİTAK, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı gibi ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği içerisinde uygulamaya konuldu ve kaçak şeker girişlerinin önlenmesinde büyük başarı elde edildi. Kaçak şüphesiyle Kurumumuza gelen ve kaçak olduğu tespit edilen numune sayısı, beş yıllık süreç sonunda büyük oranda azalmıştır. Diğer taraftan, Kurumumuzca AB’deki uygulamalar da dikkate alınarak, kayıt dışı ile mücadele kapsamında denetim faaliyetlerinde insan faktörünün en aza indirilmesini sağlamak üzere sıvı formda üretim yapan şirketlerin satışa esas noktalarına debimetre tesis edilmesi eylemi önerilmişti. Söz konusu eylemin Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planına (2008-2010) eklenmesi sonrasında bu eylem kapsamında sıvı formda şeker üreten şirketlerin satış noktalarına 36 adet debimetre tesis edildi. Debimetrelerin tesisi sonrasında, Kurumumuzca debimetrelere ait verilerin anlık olarak uzaktan izlenmesi amacıyla bir sistem kurulmasını hedefleyen yeni bir eylem daha önerildi. Bu da Başbakanlık tarafından çıkarılan Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı (2011-2013) içerisinde yer almaktadır. Eylemin tamamlanma takvimi Haziran 2013 olup, kütlesel debimetre verilerinin on-line olarak uzaktan izlenmesi ve raporlanması sistemi ile ilgili hizmet alımının yapılabilmesi için teknik şartname hazırlık çalışmaları tamamlanmıştır. Eylem Planı, takvimine uygun olarak yürütülmektedir.
Sayın Başkan, son söz olarak özellikle vurgulamak istediğiniz bir konu var mı?
Şunu belirteyim: Güçlenen kurumsal yapısı ile Şeker Kurumu, kendine yeterli ve sürdürülebilir pancar ve şeker üretimi için Avrupa Birliği düzenlemelerinin yanısıra, Dünya Ticaret Örgütü ve diğer uluslararası gelişmeleri yakından takip ederek Türk şeker sektörünün geleceğini belirleyen politikaların oluşturulması, kaçak şeker girişleriyle mücadele, şekere ucuz alternatif teşkil eden sakarin, aspartam gibi ithal tatlandırıcıların kullanımının izlenmesi, ihraç kaydıyla düşük fiyattan alınan şekerin, yurt içine yüksek fiyatla satışının engellenmesi, sıvı formda şeker üreten fabrikalara kütlesel debimetre tesis edilmesi yoluyla kota dışı şeker arzının engellenmesi gibi çalışmalardaki etkinliğini artırarak ve kararlılıkla sürdürecektir.
“Ülkemiz pancar şekeri üretim kapasitesinin (3,1 milyon ton), ülkemiz iç tüketiminden (1,8 milyon ton) çok fazla olması ve üretilecek ihtiyaç fazlası şekerin dünya piyasalarında rekabet şansının düşük olması gibi nedenlerle ülke şeker üretiminin planlanması gerekmektedir. Kanun ile kurulmak istenen sistemin en önemli aracı bir planlı üretim modeli olan kota sistemidir."
“Kurulan kota sistemi ile şeker üreticilerinin pazar payları kotalar ile belirlenerek şeker üretim faaliyetlerinin sürdürülebilirliğinin temin edilmesi sağlanmaktadır. Kanun yürürlüğe girdikten sonra gerek yurtiçi şeker tüketiminde, gerekse ihraç amaçlı üretilen şekerli mamullerde kullanılmak üzere şekerde ithalat gereksinimi doğmamıştır. Ülkemiz gerek pancar şekeri gerekse nişasta bazlı şekerde net ihracatçı durumuna gelmiştir."