Zeytinde tescilli çeşitler kayıt altına alınacak
Uluslararası Gen Kaynakları Projesi dünya zeytin çeşit envanterini oluşturmaya katkı sağlayacak.
Türkiye’nin zeytinde tescilli çeşitleri uluslararası düzeyde kayıt altına alınıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Zeytincilik Araştırma İstasyonu Müdürlüğü ile Uluslararası Zeytin Konseyi (UZK) arasında oluşturulan protokol doğrultusunda kısa adı RESGEN olan ‘Zeytinde Genetik Kaynakları Koruma, Karakterizasyon, Toplama ve Kullanma Projesi’ dünya zeytin çeşit envanterini oluşturmaya katkı sağlayacak.
UZK tarafından 20 bin euroluk kaynağın çalışmalarda kullanmak üzere Zeytincilik Araştırma İstasyonu Müdürlüğü’ne aktarıldığı 2 yıllık proje, UZK’nın Dünya Gen Bankası oluşturma çalışmalarında da kullanılacak. Türkiye’nin UZK ile ilişkilerini dondurması sebebiyle kesintiye uğrayan çalışmaların 15 Ekim 2011 yılında imzalanan protokol ile tekrar resmiyet kazanmasıyla devam eden proje, eksik kalan kısımlarının tamamlanmasının ardından 14 Ekim 2013 tarihinde UZK’ya teslim edilecek. Projenin yürütücüsü olan Zeytincilik Araştırma İstasyonu Müdürlüğü Islah Şubesi’nde görevli Mühendis Dr. Filiz Sefer, Uluslararası Gen Kaynakları Projesi’nin Türkiye’nin zeytinde tescilli çeşitlerini kayıt altına almasını sağlayacağını söyledi. Projede Hülya Kaya ve Mehmet Ulaş’ın da görev aldığını belirten Sefer, UZK’nın Dünya Gen Bankası oluşturma çalışmalarına baz teşkil edecek önemli bir aşamanın 1995 yılında yürürlüğe sokulan RESGEN projesi olduğunu dile getirdi. Zeytinin orijin bölgesinin Akdeniz havzası olduğunu vurgulayan Sefer, “Asırlar boyunca Akdeniz medeniyetlerinin simgesi olan zeytin, bu havzadaki önemini günümüzde de sürdürüyor. Uzun yetiştiricilik sürecinde zeytin dünyanın farklı ekolojilerinde de yayılım gösterdi. Günümüzde zeytinci ülkelerde 2 binden fazla zeytin çeşidinin olduğu biliniyor. Ancak bazı zeytin çeşitlerinin ülkeler arasında çeşitli yollarla geçiş yapmış olması farklı ülkelerde farklı isimlerle ifade edilen sinonim durumlarını ortaya çıkardı. Bu sebeple dünyadaki gerçek çeşit sayısının belirlenmesine ihtiyaç duyuluyor” dedi. Sefer, “Zeytin genetik kaynak çalışmaları zeytinin uluslararası şemsiye kuruluşu durumundaki UZK’nın faaliyet alanları arasında daima büyük bir önem taşıyor. 1970 yılında İspanya Cordoba’da oluşturulan Dünya Zeytin Gen Bankası bu faaliyetlerin başlangıcı niteliğinde. İlerleyen yıllarda yapılan ilavelerle zenginleştirilen bu koleksiyonu takiben 2003 yılında Akdeniz havzasının güney limitinde yer alan Fas’ın Marakeş kentinde ikinci dünya zeytin koleksiyonu tesis edildi” ilgilerini verdi.
Proje, 14 zeytinci ülkenin katılımıyla devam ediyor
Sefer, dünya gerçek zeytin çeşit envanterinin belirlenmesini amaçlayan bu çalışmanın günümüzde 14 zeytinci ülkenin katılımıyla halen devam ettiğini dile getirdi. Hemen hemen tüm zeytinci ülkelerin kendi zeytin genetik varlıklarını ulusal koleksiyonlarda topladığını ve morfolojik karakterizasyonlarını yapmış bulunduğunu vurgulayan Sefer, bu bağlamda Türkiye’deki genetik kaynak çalışmalarının dünya ile paralellik göstererek 1969 yılında başlatıldığını hatırlattı.
88 zeytin çeşidi tanımlandı, tescil edildi
Oluşturulan ulusal koleksiyonda toplanan 88 zeytin çeşidinin tanımlamaları ve tescil işlemlerinin gerçekleştirildiğini ifade eden Sefer, ancak farklı ülkelerde yapılan çalışmalarda kullanılan yöntemlerde farklılıkların söz konusu olduğunu belirterek, “Bu durum zeytin çeşitleri arasındaki ilişkilerin ortaya çıkarılmasında sorunlara sebep oluyor. Bu durumu dikkate alan UZK kendi oluşturduğu morfolojik karakterizasyon metodunun uygulanacağı ve tüm ülkelerin metot birlikteliğinde çeşitlerini yeniden tanımlayacağı bir süreci başlattı. Ülkemizin de yer aldığı RESGEN projesinin temel amaçları; ülkelerin zeytin genetik kaynaklarını oluşturan çeşit sayılarını tespit etmek ve bu yolla dünya zeytin çeşit envanterini oluşturmak. Mevcut zeytin koleksiyonlarındaki çeşitlerin primer (morfolojik) ve sekonder (agronomik, fenolojik, pomolojik, yağ) karakterizasyonlarını tamamlamak. Ülkelerdeki ulusal ve uluslararası nitelikteki koleksiyonları korumak. Bu koleksiyonlardaki çeşitlerin dışında olup henüz bilinmeyen çeşitleri belirlemek, bunların primer tanımlayıcı özelliklerini tespit etmek ve farklı olanları koleksiyonlara dahil etmek şeklinde özetlenebilir” açıklamasında bulundu.