Düşünmek ve düşünceyi paylaşmak
İnsan yaşamında düşünmenin ne kadar önem taşıdığını, insanların ne zaman ve nasıl düşündüklerini hep merak etmişimdir.
Düşünmek ve beyni kullanmak en çok insanlara verilmiş bir yetenektir. Tüm canlılar hareket ederler ancak bu hareketler önceden belirlenmiş bir şekilde gerçekleştirilmez. İşte insanlar, bu akıl ve düşünme yeteneği nedeniyle diğer canlılardan ayrılırlar. İnsanda aklı bilgisayar yazılımına, beyni de bilgisayar donanımına benzetmek mümkündür. Aklı ve beyni kullanmak ya da kullanabilmek özel bir çaba gerektirir.
Beyin vücudumuzun en tembel organıdır. Kendi başına bırakıldığında tembelleşir. Bu nedenle beyni hep çalışır durumda tutmak gereklidir. Nasıl sporcular sürekli antrenman yapar ve yeteneklerini geliştirirler, işte beynin de gelişmesi, istenilen şekilde performans göstermesi için çalıştırılmalıdır. Beyin kendiliğinden çalışmadığından, onu çalışmaya yönlendirmek gerekmektedir. Bazı önemli kararlar verirken çevremizden “aklını kullan”, “kafanı çalıştır”, “beynini çalıştır” gibi telkinler alınır. Demek ki normalde beynimiz, kafamız çalışmıyor. Evet beyin normalde çalışmıyor eğer siz çalıştırmaya zorlamıyorsanız.
Akıl ve beyin yeterli ölçüde kullanılmadığında da toplumsal yaşamın her parçasında sorunlar ortaya çıkmakta ve bu sorunların çözümleri de güçleşmektedir. Birçok insan aklını kullanmadığı için başkaları ne diyor ve ne yapıyorsa doğru buluyor ve kabul ediyor. Bu durum toplumun gelişmesini ve genelde doğru karar vermesini de engelliyor. Genel olarak insanların bilgi alma ve bilgileri değerlendirme kapasiteleri sınırlıdır. Çünkü insanlar düşünmek ve sorgulamaktan çekinirler.
Dikkat ederseniz, bilen ve bilmeyen herkes her konuda konuşuyor. Topluma bilgi aktarmak yerine, polemik manevraların nasıl yapıldığı gösterilmeye çalışılıyor. Tartışmalarda hep karşı tarafın fikri ve düşüncesi üzerinde yoğunlaşılıyor. Oysa, insanlar kendi düşüncelerini paylaşırken karşı tarafın düşüncesine, fikrine saygı göstermelidir. Bu bağlamda çevrenizde, yazılı ve özellikle görsel basında çeşitli konularda yapılan tartışmalardan canınızın sıkıldığını ve bunaldığınızı daha çok hissediyor musunuz? Toplumda bir şeyler oluyor. Hepimiz daha sinirliyiz ve hepimiz en doğru fikrin bizimki olduğuna kesin inanmış durumdayız.
Fikir paylaşımının ve geliştirmenin yerine fikir kaydırması yaparak, ille de tartışmanın galibi olmak isteği baskın çıkıyor insanlarda. Kaliteli tartışmak, tartışma kültürüne sahip olmak daha aile ortamında ve okul döneminde kazanılmaktadır. Okul dönemleri, öğrenmeye zorlanma dönemleridir. Öğrenmede beyin çalışmaya zorlanmaktadır. Beyin aslında fazla çalışmadan, işin kolayına kaçarak olayları değerlendirir. Bir şeyi bilinçli yapmak veya öğrenmek beynin önemli miktarda enerji kullanımı ile mümkün olmaktadır. İşte beynini kullanan insanlar, çaba sarf eden, enerji kullanan ve olayları bilinçli değerlendirenlerdir. Toplumumuzda hep başkalarının bizim için karar vermesi, tercih yapması ve bunu da kabullenmemiz kolayımıza gelmektedir. Böylece toplumumuzun önemli bir bölümünün beynini yeterli ölçüde kullanmadığı ve zorlamadığı söylenebilir.
Tüm bunlar değerlendirildiğinde esas konu, aklın ve beynin etkin kullanılmasında düğümlenmektedir.
Prof. Dr. Mehmet PALA
mpala@superonline.com