Gıda Teknolojisi

2011 yılında kurulan Halavet, gıda jelatini üretiminde artık ciddi bir ölçeğe ulaştı. Firmanızı biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?

Temelini tabaklık sektöründen alan İskefe Grup, Türkiye’nin en yüksek deri işleme kapasitesine sahip olmakla birlikte, yenilikçi ve inovatif fikirleriyle de sektöre öncülük etmektedir. Halavet Gıda, İskefe Grup’un bir parçasıdır. İskefe Deri ekosistemi çatısında organik gübre üretimi yapan Şeffafiyet Kimya A.Ş., kolajen kılıf ve kolajen protein üretimleri gerçekleştiren Bereket Gıda A.Ş., İlaç ve Kozmetik A.Ş. kuruluşları da yer almaktadır. Grubumuz ekosistem mantığıyla hareket eder. Bir tesisimizin atığından kullanamadığı bir ürün veya yan ürününden diğer fabrikalarımızda bunu nasıl katma değere dönüştürürüz bunun gayreti içerisine gireriz. Halavet Gıda ise bu düşüncenin en önemli örneğidir. 

 

HAM DERİDEN ÇIKAN HER ŞEYİ EKONOMİYE KAZANDIRIYORUZ

Et ve deri sektörleri bağlamında, dünyada bu tür bir ekosistem oluşturmuş örnekler var mı?

Aslında et ve deri sektörlerini ayrı tutmak gerekir. Her ikisi de hayvancılık kökenli olmasına rağmen farklı dinamiklere sahip çok ayrı iki sektör ve benim bildiğim kadarıyla dünyada et tedariği sonrasında bir hayvandan çıkan yan ürünleri değerlendirmek ve ekonomiye kazandırmak üzere bu tür bir ekosistem oluşturmuş olan başka bir yapı yok. Biz tesislerimize ulaşan ham deriden çıkan her şeyi ekonomiye geri kazandırmayı hedefleyen bir yapı oluşturmuş durumdayız. 

 

Gıda jelatininin hammaddesi deri midir?

Temel olarak doğru, ancak jelatinin asıl önemi içerdiği proteinden yani besleyici özelliğinden geliyor. Bu açıdan değerlendirdiğimiz zaman ihtiva ettiği protein nedeniyle kemik önemli bir jelatin hammaddesi olarak karşımıza çıkıyor.

 

BURSA’DA GÜNDE 200 TON KEMİK İŞLENECEK  

Halavet Gıda’da deriden mamul jelatin yanı sıra kemikten de jelatin üretimi yapılıyor mu?

2016-2017 yılları için hedefimiz bu. Fizibilite çalışmalarını tamamladı ve kemik jelatini üretmek için yatırıma başladık. Öte yandan Bursa’da yapımına başlayacağımız fabrikamızda yaklaşık 1 yıl gibi kısa bir süre sonunda günde 200 ton kemik işleme kapasiteli bir tesis kurulmuş olacak. Burada jelatin hammaddesi için kemikten elde edilen osein üretimi yapılacak, aynı zamanda et-kemik unu gibi dikalsiyum fosfat gibi hayvancılık sektörüne katkı sağlayacak olan yan ürünler elde edilecektir. 

 

Niçin İstanbul değil de Bursa’yı seçtiniz?

Bursa çok eskilere dayanan ticari geçmişimizin ve önemli ilişkilerimizin olduğu, halihazırda deri işleme tesisimizin de bulunduğu bir şehir. Ayrıca Bursa ve çevre iller hayvan yetiştiriciliğinde ve kesiminde önemli bir paya sahip. Bu nedenle hammaddeye ulaşabilmeyi daha kolay kılıyor. Ayrıca üretilen oseinin İstanbul’da bulunan jelatin tesisimize taşınıp işlenebilmesi için uygun bir lokasyon. Tüm bu etkenleri değerlendirdiğimizde Bursa’nın bizim için doğru konum olduğu düşüncesine vardık.

 

YILDA 10 BİN TON JELATİN ÜRETECEĞİZ

Bugünkü mevcut kapasite ve pazar payınız hakkında bilgi verebilir misiniz? Halavet ihracatta ne tür performans gösteriyor?

Halavet Gıda, 2012 yılında 5 ton/gün kapasiteyle üretime başlamış ve yıllık 6 bin ton jelatin üretmeyi hedeflemiştir. Bunu yapmanın en önemli yolu da hammaddeye ulaşmaktan geçer. Bu sebeple öncelikle İskefe Deri; İstanbul, Bursa, Gerede ve Niğde’de deri fabrikaları açarak hammaddeye ulaşmak için yatırımlar yapmış, hammadde ağını genişletmiş ve bu bölgelerde kalıcı iş imkanları ortaya çıkarmıştır. Bu yatırımlarla eş zamanlı olarak Halavet Gıda’nın Tuzla’daki fabrikasında da altyapı ve ekipman yatırımları yapıldı ve Ocak 2016 itibariyle yıllık 6 bin ton kapasiteye ulaşıldı. 

 

2017 sonuna kadar yeni yapacağımız kemik işleme tesisinin de devreye girmesiyle yıllık 10 bin ton jelatin üretim yapmayı planlıyoruz. Hedeflediğimiz bu kapasite artışı, bir tercihten çok jelatin üretim maliyetleri ve satış fiyatlarının kısaca jelatin pazarının rekabet edebilmemiz için bize bir dayatması olarak karşımıza çıkmaktadır. Son birkaç yılda jelatin satış fiyatları 9 dolardan 5 dolara kadar gerilemiş durumda. Geldiğimiz noktada, yıllık 10 bin tonun altında jelatin üretimi yapan ve üretim maliyetlerinde rekabetçi olamayan jelatin işletmelerinin, global pazarda rekabet edemeyeceği ve hayatını sürdüremeyeceği açık olarak görülmektedir.

 

Pazar payı açısından ise Türkiye ve İran’da lider konumda olan Halavet Gıda aralarında İsviçre, İngiltere, Almanya gibi Avrupa ülkelerinin yanı sıra, Dubai ve Hindistan gibi deniz aşırı ülkelere de ihracat yapıyor. Şu anda 30’dan fazla ülkeye ihracat gerçekleştirmekte olan firmamız bu anlamda ülkemiz için de dışa bağımlılığı azaltma ve ekonomiye katma değer sağlama konusunda önemli bir rol oynuyor.

 

TÜKETİCİDE FARKINDALIĞININ OLUŞMASI JELATİNE BAKIŞI DEĞİŞTİRDİ

Dünyada jelatin üretimi ve kullanım alanlarıyla ilgili bilgi verebilir misiniz? 

Gerek gıda sektörünün içinde olanlar gerekse tüketiciler için oldukça hassas ve önemli bir konu aslında. Jelatin ile ilgili çok fazla bir literatür olmamasına rağmen son yıllarda tüketici farkındalığının artmasıyla ürünün özellikleri daha da önem arz etmeye başladı. Jelatin özellikle gıda sanayinde şekerlemeden bisküviye, pastalardan dondurmaya kadar çok çeşitli alanlarda kullanılan ve bunun yanı sıra ilaç kapsüllerinin üretiminde yüksek kullanım alanı olan, protein içeriği ve besleyicilik özelliği çok yüksek olan bir üründür. Fakat dünya genelinde üretiminin yaklaşık %40’ı domuz, %32’si sığır kolajeni ve %28’i kemik kullanılarak gerçekleştiriliyor. %32’lik sığır kolajeni kullanılarak yapılan üretimin çok yüksek bir kısmı ise Brezilya ve Arjantin gibi gayrimüslim ülkelerde yapılmaktadır. Bu nedenle tüketiciler, kaynağına ve izlenebilirliğine güvenemedikleri için saf bir protein kaynağı olan jelatin konusundaki olumsuz algı sebebiyle kullanımını kısıtlamaya çalışmaktadırlar.

 

EN BÜYÜK FARKIMIZ İZLENEBİLİR OLMAMIZ 

Halavet Gıda’yı rakiplerden ayıran en önemli unsur nedir?

Firmamız izlenebilir hammadde kaynaklarının kullanılarak jelatin üretimini sağlamak, tüketicinin helal ve izlenebilir jelatin tüketebilmesi için çalışmalarına odaklanmıştır. Halavet Gıda işletmesini, organizasyonunun bir “sosyal sorumluluk projesi” olarak konumlandıran İskefe Grup, izlenebilir hammadde kaynakları kullanımı sayesinde tüketicinin 0 sığır kolajeninden üretilmiş jelatine ulaşabilmesi için azami özen ve gayreti gözetmektedir.

 

Murat Bey son olarak eklemek istediğiniz bir husus var mıdır?

Son 10 yılda Türkiye’nin ekonomik ve sanayi politikalarına yön veren yöneticiler pek çok sanayi yapısını destekleyici doğru hamlelerde bulundular ve bulunuyorlar. Eskiden bir sorunun çözümü için ilgili bürokrata ulaşmak kolay olmuyorken, günümüzde mesele milli menfaatler çerçevesinde açık bir dille izah edildiği takdirde işleyen bir mekanizma olduğunu görebiliyoruz. Bunu bir girişimci ve sanayici olarak hissedebilmek çok önemli. Çatısı altında bulunduğumuz İskefe gibi girişimci, dinamik, tecrübe, öngörü, cesaret sahibi olan ve en önemlisi bu gücü hisseden organizasyonlar kendilerine düşen sorumlulukları yerine getirerek sanayi gelişimi destekleme anlamında doğru işler yapmaya devam ediyorlar. En önemli tehlike, işin en iyisini yaptığına inanmak ve orada kalmak. Bir ülke ekonomik gücünü önce insandan sonra da ürettiği katma değeri yüksek ürünlerden alır. Bu açıdan baktığımız zaman farklı alanlarda da bizim yaptığımız gibi kendi eko sistemini oluşturan firmaların çıkmasını umarım.