İlker Güney: Türk meyve suyu dünyada büyük ilgi görüyor
23/04/2018 - 11:38:00
Portre söyleşilerimizin bu ayki konuğu Meyve Suyu Endüstrisi Derneği MEYED’in Başkanı ve aynı zmanda Limkon Gıda A.Ş. Genel Müdürü İlker Güney oldu. Güney ile firma olarak yaptıkları çalışmaları, geleceğe dönük hedeflerini ve Türk meyve suyu sektörünün günümüzdeki durumunu konuştuk.
Türkiye’nin önde gelen gruplarından Limak Holding kuruluşu olan Limkon Gıda A.Ş. meyve suyu konsantresi, meyve püresi, salça ve her çeşit meyve bazlı ürün işlemek amacıyla 11 yıldır faaliyet gösteriyor. Limkon’u tanıtarak bugünkü faaiyetlerini ve sektördeki konumunu anlatabilir misiniz?
Limkon 2008 yılında Adana Hacısabancı Organize Sanayi Bölgesi’nde 40 bin metrekarelik alan üzerinde İskenderun ve Mersin Limanları’na 40 dakika mesafede, tren yolu bağlantısıyla kesişme noktası diyeceğimiz Ceyhan’da faaliyetlerine devam etmektedir. Kurulduğu günden bugüne “kalite zorunluluktur” prensibine bağlı olarak çevreye saygılı ve sürdürebilir insan kaynağıyla Türkiye’de ve dünyada 35 ülkedeki müşterilerimize hizmet veriyoruz. Bölgenin getirdiği hammadde çeşitliğine bağlı olarak aynı anda 3 ürünü mevsimine bağlı olarak aynı anda tek fabrikada çalışma kapasitesine sahibiz. Bu konuda Avrupa ve Orta Doğu üzerinde tek fabrikaya sahip olduğumuzu söylemek isterim. Ülkemizde ve bölgemizde yetişen her türlü meyvenin püre, püre konsantre, konsantresi ve nfc ürünlerini üretmenin yanında; compound ve içecek üretimiyle domates salçası üretmekteyiz. Dünya üzerinde gelişmiş bütün pazarlara hizmet vermekle birlikte ana pazarımız Japonya ve ABD’dir. Yine 2013 yılında dünyanın konusunda en önemli firmalarından ADM Wild ile partnerlik yaparak fabrikamızda compound üretimine başladık. Bu yolla ülkemize yabancı sermayenin girmesine öncelik vermekle bereaber, üretim kanalında gerekli teknolojik yatırımları yerine getirerek müşterilerimize en sağlıklı ürünü sunma fırsatı bulduk.
Limkon bugün dünyanın en üst standartlarını eksiksiz yerine getirmek suretiyle BRC-IFS lisanslarına sahiptir. Özellikle 2012 yılından itibaren “topraktan rafa” olan süreci yakından takip etmek suretiyle organik ürün üretimine ağırlık vermiştir. Bu yolla çiftçilerimize dünya standartlarında toprak, ağaç ve meyve üretimi konusunda zirai destek sağlamak suretiyle Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde meyve yetişitiriliciği konusunda sözleşmeli tarım yapmaktayız. Yine Adana’da ilk defa sözleşmeli tarımla domates yetistiriliciği yapmak suretiyle üretimine devam ediyoruz. Özellikle üretim için gerekli hammadde kalitesini her şeyin önünde tutarak, hizmet verdiğimiz müşteriler nezdinde ciddi kabul görüyoruz.
“YILLIK İŞLEME KAPASİTEMİZ 100 BİN TON”
Üretim tesisiniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Yılda ne kadar meyve ve sebze işliyorsunuz, yıllık üretim kapasiteniz nedir? Bu bağlamda hammadde tedariğinizi nasıl sağlıyorsunuz?
Yıllık 100 bin ton hammadde işleme kapasitesi bulunan hatlarımız ürün hasat dönemlerine bağlı olarak aynı anda birden cok meyveyi işleyebiliyor. Bunun yanında domateste yıllık 25 bin tonluk işleme kapasitemiz var. Az önce de söylediğim gibi tesisimiz 40 bin metrekare alan üzerinde kuruludur. Üretim porses anlamında 20 bin metrekare kapalı olamak üzere 5 bin 500 ton stoklama kapasitesine sahiptir. İskenderun Limanı’na kamyonla taşıma yaparken, aynı mesafede olan Mersin Limanı’na ise tren yolu bağlantısı mevcuttur.
“35 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYORUZ”
Üretiminizin ne kadarını iç pazara ne kadarlık bölümünü ise ihracata kanalize ediyorsunuz? Türkiye pazarındaki müşteri kitlenizden bahsedebilir misiniz?
Toplan üretimin %70’si ihraç edilirken, %30 u iç piyasaya satılmaktadır. 11 yıldır 35 ülkeye 6 çeşit ürünü gönderiyoruz. Müşteri portföyümüz yarı mamul kullanan her türlü içecek firmalarının yanında gıdadan sağlığa kadar çok geniş yelpazede yer alıyor.
Limkon olarak kısa ve orta vadede gerçekleştirmeyi planladığınız yani yatırımlarınız ve hedeflerinizi aktarabilir misiniz?
Kısa vadeli hedef olarak; özellikle AR-GE’sini başarıyla tamamladığımız ürünlerin satışına bu yıldan itibaren başlamayı planlıyoruz. Bu şekilde ülkemize teknoloji yetersizliği nedeniyle gelen ithal ürünleri azaltacak yeni ürünleri üretmek en büyük hedefimiz. Orta vadede ise, özellikle organik ürün üretimine bağlı yatırımları devreye almak üzere planlama yapmaktayız.
“MEYVE SUYU SEKTÖRÜMÜZ REKABETE AÇIK”
Türkiye’de meyve suyu sektörünün bugünkü durumunu ve geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye’de son 10 yılda özellikle teknoloji anlamında hem yeni yatırımlar gerçekleşti, hem de mevcut yatırımların yenilenmesi hızla yapıldı. Bunu yabancı yatımcının ülkemize olan ilgisinden de görmek mümkün. Meyve suyu sektörümüz dunyanın her yerinde rekabete çok alışkın. Bu sebeple her pazara ihracat yapıyoruz. Tabii ki sektörün en önemli özelliği tamamen yerli bir üretimi ihraç etmek yoluyla dış ticaret fazlası veriyor olması. Bu anlamda cennet ülkemizin çifçisinin ürettiği ürün dünyanın her yerinde bizleri çok memnun edecek şeklide talep görüyor. Bunu bize ülkemizin eşsiz meyve çeşitliliği sağlıyor. Bu sebeplerle özellikle artan meyve havzaları ve buna bağlı devletimizin bu konuda verdiği desteklerle bugün dünyada çilek, nar, elma ve vişnede ilk 5 büyük ülke sıralamasında yer alıyoruz. Burada artan meyve miktarına bağlı olarak, meyve kalitesinin de her geçen gün daha iyiye gitmesi önemli bir etkendir. Özellikle bacasız sanayi olarak meyveciliğin artan yollarla desteklenmesi bizlere sürdürebilirlik anlamımda dünya pazarlarında ciddi avantaj sağlıyor. Tabii ki çiftçinin bulunduğu yerde desteklenmesi ve buna bağlı olarak sektörün girdilerinin verimli olarak değerlendirilmesi neticesinde de rakiplerimize karşı gelecekte ciddi rekabet avantajı elde edeceğimizi düşünüyorum.
“ÜRETİCİNİN BİLİNÇLENMESİ ÇOK ÖNEMLİ”
Siz aynı zamanda Meyve Suyu Endüstrisi Derneği’nin de (MEYED) Başkanlığını yapıyorsunuz. Aynı anda Limkon ve MEYED’i yönetmek sizin açınızdan zor olmuyor mu? İş yaşamınızın dışında kalan zaman dilimlerinde neler yapıyorsunuz?
Zor ama bir o kadar da zevkli. Sonuçta ülkemizde sevindirici olarak sivil toplum kuruluşlarının rolleri her geçen gün artmakta ve kamuoyu nezdinden dikkate alınmakta. Bu yolla MEYED’in sektör adına toplum sağlığı yanında ülkemizin en önemli üretim kanalı olan meyveciliğin toprak ve çiftçi kanalında bilgilendirilmesi ve bunun sürekli yapılması her geçen gün çok daha büyük önem arz etmekte. Bunu bağlı üye firmalarımızla birlikte dünyayı takip ederek, her gün güncellenir şekilde çalışıyor olmak birinci vazifemiz. Tabii ki bunu yaparken dünyadaki mevzuatları takip etmek ve bunların ülkemizde toplum faydasına yönelik kamu ile entegre götürülmesi de diğer önemli sorumluluğumuz.Bu tip çalışmalar sektörümüzde tüm üye firmalarımız tarafından ciddi sahiplenilmiş olup, derneğimiz bu konuda çok şanslı bir STK olduğunu söyleyebilirim. Çünkü tüm üye firmalarımız canla başla bu konuda çalışıyorlar. Bu vesileyle hepsine teşekkür etmek isterim.
Kalan boş zamanlarımı tamamen ailemle geçiririm ve çok okumaya gayret ederim.
Başarılı bir kariyere sahip biri olarak dergimizin genç okurları için hangi tavsiyelerde ve önerilerde bulunmak istersiniz?
Tavsiyeden ziyade kendi tecrübelerimden edindiklerimi paylaşabilirim. Ülkemizde son dönemde sevindirici şekilde mühendislik dalında çok artış var ki gıda mühendisliği bunun başında gelen dallardan bir tanesi. Bana göre insanlığın bugünü ve geleceğinde de en önemli dallardan biri olmaya devam edecek. Bu yolla özellikle bizim sektörde çalışan genç arkadaşlarımıza; öncelikle karamsar değil daima pozitif olmalarını ve işlerini çok sevmeyi değil yaptığı işi aşkla sevmelerini öneririm. Bu sayede işin ruhuna girerek ne olması gerektiğini daha iyi kavrabileceklerini ve geleceği daha iyi yorumlayabileceklerini düşünüyorum.
MEYED yoluna İlker Güney ile devam ediyor
Meyve Suyu Endüstrisi Derneği’nin (MEYED) 13. Olağan Genel Kurulu, 15 Mart 2018 tarihinde İstanbul’da yapıldı. Dernek faaliyet raporu ile denetim kurulu raporunun görüşülmesi ve oylanarak ibra edilmesinin ardından 2018-2020 dönemi Yönetim Kurulu seçimi yapıldı. Yapılan seçimde iki senedir MEYED Başkanlığı görevini yürüten İlker Güney (LİMKON), dernek üyelerinin oylarıyla iki yıllık dönem için yeniden Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildi. Kurumsal kimliği örnek teşkil eden sektörün tek temsilcisi olan MEYED’in başkanlığına ikinci kez seçilmekten büyük bir heyecan ve gurur duyduğunu belirten İlker Güney, “Bu sene derneğimizin 25’nci yılını kutlarken geçmişe baktığımızda, sağlıklı nesiller için bilime dayalı üretimle dürüst rekabete inanan üyelerimizin inancı ve birlikteliğinin temel taşı olduğunu ifade etmek isterim. İleriki dönemde de hem Yönetim Kurulu üyelerimiz ve hem de üye şirketlerin değerli katkıları ile her zamanki yapıcı, işbirlikçi, toplum odaklı ve en önemlisi insan sağlığına hizmeti her şeyin başında gören yaklaşımımızı devam ettirerek; sadece sanayinin değil, aynı zamanda Türkiye’nin sürdürülebilir başarılarına yenilerini eklemeyi hedefliyoruz” diye konuştu.