2019 süt sektörünün toparlanma yılı olacak
20/02/2019 - 11:50:00
Harun Çallı
Yönetim Kurulu Başkanı
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD)
Genel olarak baktığımızda; 2018 yılının başında yaşanan sorunlar ikinci yarıda bir nebze giderilmiş olsa da, yılın genelinde büyümede bir düşüş yaşandı. Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında da 2017 yılında %4,9 seviyesinde olan büyümenin, 2018’de %1,3’te kaldığı belirtildi. Bu nedenle, tüm sektörler gibi tarım ve hayvancılık sektöründe de büyüme düşecektir. Bu durum elbette ki süt ve süt ürünleri sektörüne de yansıyacaktır.
EN BÜYÜK SORUN YEM MALİYETLERİ
Sektörümüzün en büyük sorunu yem maliyetleridir. Yem maliyetleri ile çiğ süt fiyatı arasında bir parite belirlenerek, 2019 boyunca oluşabilecek dalgalanmalar bir destek sistemiyle kompanse edilebilir. Kaliteli yem ihtiyacı yurt içinden karşılanamadığı için hayvan besleme maliyetleri ithalata bağlıdır. Bu nedenle döviz kurlarındaki dalgalanmalar maliyetleri büyük oranda etkilemektedir. Sütçülük sektörü yanında yem sektörünün de desteklenmesi, kısa vadede bir çözüm olabilir. Çiğ süt üretiminde 2018’de önceki yıla göre ’luk bir artış yaşanarak 22,7 milyon tonluk bir üretim düzeyine gelinmiştir. Elimizdeki verilere baktığımızda bu artışın 2019’da da sürerek %7 civarında gerçekleşeceğini öngörüyoruz. Bu yıl sektöre yönelik yürürlüğe konulacak destekler ve uygulamalarla sektörün yeniden toparlanacağını öngörüyoruz. Dolayısıyla yatırımları artıracak bir zemin oluşacak gibi görünüyor. Ancak özellikle süt ve süt ürünleri sektörü dış girdilere ciddi oranda bağımlı olduğu için yatırımlar ve ihracat hakkında kesin bilgi vermek için henüz erken.
Şunu söylemek mümkün: Türkiye süt sektörü, tüm dünya ile birlikte bir yenilenme ve inovasyona ağırlık verme dönemine girdi. Bu eğilim özellikle açlıkla mücadele ve israfın önlenmesine yönelik Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile aynı doğrultuda ilerliyor. Bu bağlamda biz de sektör olarak önümüzdeki dönemlerde ağırlıklı olarak yenilikçi yatırımlar yaparak dünyayla rekabet gücümüzü artırmayı hedefliyoruz. Rekabet anlamında güçlenirsek, doğal olarak ihracat artışı da beraberinde gelir.
İHRACATTA %2,7’LİK DÜŞÜŞ
Sektör ihracatının geçtiğimiz yıl %2,7 oranında düştüğü unutulmamalı. Bu düşüş ihracat cirosuna da %5’lik bir düşüş olarak yansıyacak. Ülkemizde çiğ süt fiyatları, uluslararası pazar fiyatlarının üzerinde. Bunun en önemli nedeni, çiğ süt üretiminin temel girdi kalemlerindeki maliyetlerin yüksekliği. Üreticiler özellikle de hayvan beslenmesinde yüksek yem fiyatlarıyla karşı karşıya. Sonuçta süt ve süt ürünleri ihracatçıları, başta AB olmak üzere uluslararası piyasalardaki düşük fiyatlarla rekabet etme konusunda zorlanmakta. Daha fazla sütün sanayide ürüne işlenmesi ve ihraç edilmesi; süt üreticisinin, süt ve süt ürünleri sektörünün ve nihayetinde ülkemizin kazanması demek.
Her zaman olduğu gibi yine vurgulamak isterim ki, ihracatımızın ve ihracatçımızın bu zor dönemde ayağa kalkabilmesi için destekler büyük önem taşıyor. İhracatta hedef pazarlara girilebilmesi ve bu pazarlarda rekabet ederek ayakta kalınabilmesi, ürün fiyatı ve kalitesiyle birebir ilişkili. Sanayicimiz kalite anlamında avantajlı ancak fiyat konusunda çoğu zaman tersi durumda. Bunun nedeni de maliyetlerin yüksekliği. Süt ve süt ürünleri sektörümüzün rekabet ettiği mevcut pazarlarda fiyat avantajına sahip olabilmesi ve diğer ülkelerle başa baş olabilmesi için devletimizin destekler konusuna ciddi şekilde eğilmesi gerekmektedir.
Enflasyonun önlenmesi için hem kamu hem özel sektör olarak ciddi girişimlerde bulunulduğunu görüyoruz. Umudumuz her alanda fiyat artışının yavaşlaması, ister çalışan ister işveren olsun tüm insanlarımızın rahat bir soluk alması. Ne yazık ki enflasyon sadece iç dinamiklerimizle ilgili bir olgu değil. Günümüz dünyasında küresel ekonomideki gelişmeler, milli göstergelerimizi de olumlu ya da olumsuz anlamda etkilemektedir. Son yıllarda meydana gelen gelişmelere birkaç örnek vermek gerekirse; Brexit, Rusya-Ukrayna sürtüşmesi, Suriye krizi, ABD’nin kimi konularda sürekli değişkenlik gösteren tutumu bize her an her şeyin değiştirebilecek bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor. Bu nedenle herhangi kesin bir yargıda bulunmak kolay değil. Ancak umudumuz, özellikle de sektörel anlamda büyüme ivmemizi yeniden artıracağımız günlerin yakın olduğu yönündedir.