Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Gelecek bakliyat ürünlerinde

Bakliyat, hem toprak hem de insan için besin değeri yüksek önemli bir ürün. Sağlıklı beslenmeye olan katkısıyla sofralar için vazgeçilmez olan bakliyat vücudun ihtiyacı olan proteinin karşılanmasına yardımcı oluyor. Sektör temsilcileri, üretimi son 30 yıldır hızla azalan bu stratejik ürünün yeniden değer kazanması için seferberlik çağrısı yapıyor. 
 




BakliyatSon 30 yılda bakliyat ekim alanları dünya genelinde yüzde 39 artarken, Türkiye’de yüzde 56 azaldı. Dünya bakliyat üretimi bu dönemde yüzde 73 yükselerek 96 milyon tona ulaşırken, ülkemizde yüzde 43 oranında azalarak 1.2 milyon tona geriledi. Türkiye’nin bakliyat ihracatı uzun yıllar boyunca tarımsal ihracatın en önemli kalemleri arasında yer alıyordu. 30 yıl önce 2.9 milyar dolar olan tarımsal ihracatın yüzde 13'ünü sadece bakliyat ürünleri oluşturuyordu. Türkiye özellikle nohut ile mercimekte dünyanın üretim ve ihracat merkezi konumundaydı. O yıllarda, dünya mercimek üretiminin yüzde 40'ını ve ihracatının yarısını gerçekleştiriyordu. Nohutta ise üretimin yüzde 14'ü ve ihracatın yüzde 60'ından fazlasını yine Türkiye yapıyordu. Her iki alanda da açık ara lider pozisyondaydı. Geride bıraktığımız 2018 yılında tarımsal ihracatımız 17.7 milyar dolara çıktı. Ancak bakliyat ihracatının payı yüzde 13'ten yüzde 2'nin altına indi. Uzun yıllardır bakliyat ekili alanlarda ve üretimde yaşanan sert düşüş ihracata da yansıdı. Türkiye rekabetçi gücünü kaybederek sektördeki hakimiyetini yitirdi. Şu anda dünya mercimek ihracatının yüzde 52'sini yapan Kanada ve nohut ihracatının yüzde 25'ini gerçekleştiren Avustralya ilk sırada bulunuyorlar.
 
Kişi başı 15 kg bakliyat tüketimi
TÜİK tarafından yayınlanan verilere göre Türkiye’de kişi başı bakliyat tüketimi 15 kg seviyesinde bulunuyor. Bu miktarın yüzde 20-25'lik bölümünü ambalajlı ürünler oluşturuyor. Ürün bazında incelendiğinde ise bakliyat tüketiminde en önemli payın nohutta olduğu görülmektedir. Ülkemizde kişi başı 5.8 kg nohut tüketiliyor. 5 kg ile kırmızı mercimek ve 3.3 kg ile kuru fasulye yaygın olarak tüketilen diğer bakliyat ürünleri. FAO verilerine göre ise kişi başına düşen bakliyat tüketimi dünya genelinde ortalama 6.4 kg seviyesinde. Daha düşük gelir ortalamasına sahip olan Afrika kıtasında bu miktar dünya ortalamasından yaklaşık iki kat (11.8 kg) daha fazladır. Nijer, Ruanda, Uganda ve Kamerun gibi ülkeler bakliyat tüketiminin en yoğun olduğu bölgelerdir. 
 
İçerisinde bulunduğumuz coğrafyada ise Asya kıtası ülkelerinde kişi başına düşen bakliyat tüketimi yılda 6.6 kg, Avrupa ülkelerinde ise ortalama 2.6 kg düzeyinde. Bakliyat üretiminde ve ticaretinde söz sahibi olan Kanada, Amerika ve Avustralya gibi gelişmiş ülkelerde bakliyat tüketiminin niteliği farklılaşıyor. Özellikle gelir seviyesi açısından öne çıkan bu ülkelerde bakliyat ürünlerinin kendisinin tüketim düzeyi son derece düşük seviyelerde bulunuyor. Ancak bu ülkeler bakliyat ürünlerini yaygın olarak konserve, humus, cips, bakliyat unundan ekmek, kek, pasta vb. türev ürünler şeklinde tüketiyorlar.
 
Herkesin gıdası bakliyat
Günümüzde dünyada 1.2 milyara yakın insanın yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya olduğunu, 1,5 milyar insanın da aşırı kilolu ve bunun 700 milyonu obez olduğunu belirten Ulusal Baklagil Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir, “Dünya genelinde 500 milyon diyabet hastası var. Ayrıca, her yıl gerçekleşen ölümlerin yüzde 40'ı kalp-damar hastalıkları ile kanserden kaynaklanıyor. Tüm bu sağlık sorunlarıyla mücadelede baklagiller en etkin besin kaynakları arasında gösterilmektedir. Çünkü protein açısından oldukça zengindir. Önemli bir lif kaynağıdır. Temel vitamin ve mineralleri ihtiva eder. Kuru baklagillerde kolestrol bulunmamaktadır. Gluten içermez ve anti alerjiktir. Üstelik hayvansal protein içeren diğer gıdalara kıyasla daha uzun süre bozulmadan korunabilir. Bu özellikleriyle başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere, birçok sağlık kuruluşu baklagillere dayanan beslenme türlerini tavsiye etmektedir” dedi. Kuru baklagillerin bir diğer özelliğini ise, zengin olsun fakir olsun herkesin gıdası olması olarak açıklayan Özdemir, “Et ve et ürünleri ile kuru baklagiller benzer protein seviyesine sahip besinlerdir. Oysa, fiyat olarak kıyaslandığında kuru baklagiller çok daha ekonomiktir. Yani, gelir seviyesi düşük kesimler için idealdir. Diğer yandan, sağlıklı beslenmeye olan katkısı yönüyle de gelir seviyesi yüksek sofralar için de vazgeçilmezdir” ifadelerini kullandı.
 
İhracattan 344 milyon dolar gelir
Türkiye 2018 yılında 489 bin ton bakliyat ihracatı gerçekleştirirken, bunun karşılığında 344 milyon dolar gelir elde etti. 
En önemli ihraç kalemi olarak kırmızı mercimek olarak ortaya çıkıyor. Nitekim gerçekleştirilen bu ihracatın yüzde 61'lik bölümünü (298 bin tonunu) mercimek oluşturuyor. Ancak, bu noktada dikkat edilmesi gereken husus; ihraç edilen bu miktarın önemli bir bölümünün (yaklaşık yüzde 80'i) Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında yurt dışından getirilen ve ülkemizde işlenerek ihraç edilen kırmızı mercimekten oluşmasıdır. Zaten, aynı dönem için 355 bin tonluk mercimek ithalatı bulunuyor. Yüzde 24'lük pay ile nohut ve yüzde 10 ile kuru bezelye de diğer önemli ihraç kalemleri arasında yer alıyor. 2018 yılında 119 farklı ülkeye bakliyat ihracatı yapıldığını açıklayan Abdullah Özdemir, “Pazar çeşitliliğimiz ülke sayısı olarak geniş bir yelpazede görünmesine karşın, değer olarak incelendiğinde daha sınırlı kaldığı görülmektedir. Örneğin, Sudan ve Irak toplam bakliyat ihracatımızın yüzde 30'unu gerçekleştirmektedir. Bu iki ülkeye Mısır, Libya ve Almanya eklendiğinde bu oran yüzde 50 olmaktadır. ITC verilerine göre dünya genelinde nohut ve mercimekte Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bangladeş en önemli ithalatçı ülke konumundalar. Ancak bu pazarlarda Kanada ve Avustralya ile rekabet edemiyoruz. Çünkü, şu an hem mevcut pazarlarımızı elde tutabilmek hem de iç talebe cevap verebilmek için zaten ithalat yapmak mecburiyetindeyiz” diye konuştu.
 
Ekim alanlarında yarıdan fazla azalma
Türkiye’de son 30 yılda bakliyat ekim alanları yüzde 56 oranında azalarak 20 milyon dekardan 8.9 milyon dekara geriledi. Ürün bazında incelendiğinde ise bu süreçte yeşil mercimekte yüzde 86, kırmızı mercimekte yüzde 67, kuru fasulyede yüzde 52 ve nohutta yüzde 34'lük düşüş yaşandı. Ekim alanlarında meydana gelen azalış neticesinde üretim miktarı da bu zaman zarfında yüzde 43 oranında gerileyerek, 2.1 milyon ton düzeyinden 1.2 milyon ton seviyesine indi. Ürün deseni olarak analiz edildiğinde bu üretim hacminin yüzde 51'lik bölümünü (630 bin ton) nohutun oluşturduğu görülüyor. Toplam bakliyat üretim miktarının dörtte birlik bölümü (310 bin ton) ise kırmızı mercimektir. Kuru fasulyenin payı ise yüzde 18 (220 bin ton) seviyesinde. Ancak bu üretim hacmi yeterli olmadığından Türkiye kuru fasulyede 2005, mercimekte 2008 ve nohutta 2012 yılından bu yana net ithalatçı pozisyonda bulunuyor.
 
Diğer yandan Türkiye 2018 yılında 557 bin ton bakliyat ithalatı gerçekleştirdi. Bu miktarın 355 bin tonluk, yani yüzde 64'lük bölümünü mercimek oluşturdu. Yüzde 17'lik pay ile nohut ve yüzde 12 ile kuru bezelye diğer önemli ithal kalemleri arasında. Kalan yüzde 7'lik bölümü ise kuru fasulye oluşturuyor. Şu anda bakliyat açısından en önemli ithal ürünü olan mercimeğin yüzde 61'i Kanada'dan alınıyor. Kanada ve Kazakistan ülkemizin toplam mercimek ihtiyacımn yüzde 90'lık bölümünü karşılıyorlar. Diğer önemli ithalat kalemi olan nohutta Arjantin, Meksika, Hindistan, Amerika ve Rusya başlıca tedarikçiler durumundalar. Kuru bezelyenin tamamına yakın bölümü ise Rusya ve Ukrayna'dan temin edilşyor. Türkiye gerçekleştirdiği tüm bu alımlar karşılığında ise 338 milyon dolar ödüyor.
 
Peki ülkemiz bakliyat sektöründe teknoloji kullanımı, endüstri 4.0 ve tesislerin alt yapıları ne durumda? Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ulusal Baklagil Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir şöyle konuştu: “Son yıllarda başta gelişmiş ekonomiler olmak üzere tüm dünya 'Endüstri 4.0' konusuna odaklanmış durumda bulunuyor. Tarım ve gıda sektöründe de bu yöndeki algı her geçen gün daha da kuvvetleniyor. Dünya genelinde yapılan çeşitli bilimsel araştırmalara göre, tarım teknolojilerinde şirket ve girişim sermayelerinin yatırımları 2015 yılında küresel olarak 25 milyar dolar seviyesine ulaşarak rekor kırdı ve artış eğilimini sürdürüyor. Ayrıca, ülkemizde de bu konudaki bilinç gelişiyor. Şu an bakliyat sektörümüz teknolojik açıdan oldukça modern ve gelişmiş bir konumda bulunuyor. Ülkemizde entegre tesisler kuruluyor. İleri düzeyde tasarlanmış makinelerle ürünler taşınıyor ve geçmiş yıllar ile kıyaslandığında çok daha az kayıp ile eleme işlemleri gerçekleşiyor. Böylelikle verimlilik seviyesi de arttığından karlılık için olumlu katkı sağlanıyor. Gelişen teknolojik imkanlar çerçevesinde üretim kapasitesi artık daha kolay hesaplandığından, daha doğru fiyat politikaları oluşturulabiliyor. Ayrıca, tam otomasyonlu makinelerle aynı kalite ve standartta ürün gönderme istikrarı sağlanabiliyor. Bu noktada sektörümüz açısından teknolojik açıdan ciddi bir sorun bulunmamakla birlikte, uzun yıllardır üretimde yaşanan azalış neticesinde yerli ürün, yani hammadde sıkıntımız bulunuyor.”
 
 “Baklagiller özel ürün olarak değerlendirilmeli” 
Abdullah Özdemir 
Ulusal Baklagil Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı 
Türkiye’nin bakliyat sektöründe bayrağı devrettiği Kanada, Avustralya, Rusya, Meksika, Arjantin ve Kazakistan gibi ülkelerin bu ürünlere özel önem vererek ve araştırma çalışmalarına büyük kaynaklar aktararak ciddi bir alt yapı oluşturduklarına dikkat çeken Abdullah Özdemir, oluşturulan bu alt yapıyla üreticileri teşvik ederek, üretim ve ihracatlarını artırdıklarını söyledi. Bu kapsamda Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan bakliyat ürünlerini artık normal birer ürün gibi değil de, 1980'li yıllarda olduğu gibi 'özel ürün' anlayışıyla değerlendirmesini beklediklerini kaydeden Özdemir, “Ancak bu bakış açısıyla bakliyat ekimini çiftçilerimiz için yeniden cazip hale getirebiliriz. Böylece, üretimimizi artırarak ilk etapta ithalata bağımlılığımızı sona erdirebilir ve sonraki aşamada bakliyat dış ticaretinde yeniden net ihracatçı konuma kavuşabiliriz” diyerek sözlerini tamamladı.
 
 “Topraklarımız bakliyat ekimi için çok uygun”
Mehmet Reis
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı 
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, sağlıklı beslenmede önemli yeri olan bakliyat ürünlerindeki üretim ve tüketimin azalmasınınm hem ülke ekonomisini hem de insan sağlığını olumsuz etkilediğine dikkat çekti. İthal edilen bakliyat ürünlerinin içeriği ve lezzetinin Türkiye’de yetiştirilenlerden farklı olduğunu kaydeden Reis, bu ürünlerin Türk damak tadına uygun olmadığı için kişi başına düşen tüketimin azalmasına neden olduğunu açıkladı. Türkiye'nin birçok bölgesinin ekolojik yönden bakliyat yetiştirmeye uygun olduğuna vurgu yapan Reis, “Ülkemizin bu avantajını en iyi şekilde değerlendirmesi gerekmektedir. Maliyetlerin yüksek olması ve bazı nedenlerden dolayı bakliyat ekim alanlarına çoğunlukla buğday başta olmak üzere arpa, mısır gibi ürünleri ekiyor. Bakliyat üretiminin artırılması için üreticinin daha avantajlı olacağı şekilde yönlendirmesi gerekir” dedi.
 
Bakliyat üreticisinin,  üretim aşamasında desteğin yapılmasını ve maliyetlerin aşağı çekilmesini talep ettiğini belirten Mehmet Reis, “T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü verilerine göre, tarımsal üretimin temel girdisi olan gübre, ilaç ve mazot fiyatları dikkat çekiyor. Bakliyat üreticisi daha nitelikli verim gücü yüksek ıslah edilmiş tohumlarla üretim yapma konusunda yönlendirme ve ekim öncesi yapılacak tüm desteklerin açıklanmasını istiyor. Bu çerçevede yurt içi tüketim ve dış satım potansiyeli dikkate alınarak her üründen ne kadar üretilmesi gerektiği araştırılıp ekilecek ürün çeşidi, miktarı belirlenmeli, devamında üretim planlaması yapılarak üretici yönlendirilmeli ve denetlenmelidir. Bir ülke kendi topraklarında yetiştiremeyeceği ürünleri ithal edebilir ancak atalarımızın yüzyıllardır topraklarımızda ürettiği ürünleri biz ithal etmemeliyiz” şeklinde konuştu. 
 
Bakliyat sektöründen çözüm önerileri
 
· Havza Bazlı Destekleme Modeli Yeniden Ele Alınmalı
· Sertifikalı Tohum Üretimi ve Kullanımı Yaygınlaştırılmalı
· Nadas Alanlarının Üretime Kazandırılması Projesi Genişletilmeli
· Baklagiller Münavebeli Ekim Şartına Göre Zorunlu Hale Getirilmeli
· Bakliyat Sektöründe AR-GE Çalışmaları ve Sanayi İşbirliği Güçlendirilmeli
· Yüksek Katma Değerli Ürünlerin Geliştirilmesine Yönelik Politikalar Oluşturulmalı
· Etkin ve Dinamik Bir Tarımsal Üretim Planlaması Yapılmalı