Herkesin kazanacağı bir sütçülük sektörü için itidalli davranmalıyız
24/02/2021 - 16:05:00
Harun Çallı
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Yönetim Kurulu Başkanı
Sürdürülebilir sütçülük sektörü için, bugün alınacak yapısal ve ekonomik yanlış bir kararın, sonuçlarının önümüzdeki on yılları zarara uğratacağı unutulmamalı. Tarım ve hayvancılık; ulusal gelirin ve istihdamın artırılması, diğer sektörlere hammadde sağlamasıyla ülke ekonomisine sağladığı katkı, istikrarlı kalkınmaya sağladığı katma değerde artış, kentsel göçü ve bunun ortaya çıkardığı sosyal problemleri azaltması gibi sosyal ve ekonomik birçok sorunun çözümüne katkı sağlamaktadır. Bu nedenle sektör günlük kısa vadeli hesaplar ve fiyatlamalar yerine uzun vadeli politikalarla yönetilmelidir.
Ülkemizde hayvan varlığı her yıl düzenli bir artış göstermektedir. Geçtiğimiz son beş yıllık süreç içerisinde sığır varlığı %25,2 artarak 17,6 milyon başın üzerine, koyun varlığı ,8 artarak 37,2 milyon başa ve keçi varlığı %8,4 oranında artarak 11,2 milyon başa yükselmiştir. 2019 yılında bütün türlerden elde edilen toplam süt üretim miktarı bir önceki yıla göre %3,8 oranında artarak 22 milyon 960 bin 379 ton olarak hesaplanmıştır. Türlere göre süt üretim miktarları değerlendirildiğinde; başta inek sütü olmak üzere bütün türlerden elde edilen süt üretim miktarı farklı oranlarda artmıştır.
2021 yılına girdiğimiz bu günlerde yıllık çiğ süt rakamımız 24 milyon ton gibi hiç de azımsanamayacak bir seviyeye ulaşmıştır. Bu rakamla AB ülkeleri arasında üçüncü sırada olduğumuzu söyleyebiliriz. Her yıl artan bu rakamla dünya liginde var olmaya devam etmek, çiftçimizin gelirini de Avrupalı rakipleri seviyesine çıkartabilmek için itidalli davranmamız şart. Aksi taktirde bu başarı kâğıt üzerinde kalacak, ülkemizin refahına yansımayacaktır. Bunun yerine taraflar arasında kısır çekişmeler olarak seyretmeye devam edecektir.
Sanayicimiz var gücü ile üretmeye devam ediyor.
“Her kim tek bir çimen yetişen yerde, iki çimen yetiştirirse, o kişi insanlığa derin düşünceli bir filozoftan ya da bir metafizik sistem kurucusundan daha çok layıktır.” sözünün üzerinden üç yüz yıl geçmiş olmasına rağmen pandemi sürecinde yaşadıklarımız tarımsal üretime verilmesi gereken önemi net bir şekilde gözler önüne sermiştir. Geçtiğimiz yıl bu bilinçle sanayicimiz ve çiftçimiz üzerine düşen sorumluluğu layığı ile yerine getirmiş ve alkışı hak etmiştir. Sanayimizin 2020 rakamlarına bakacak olursak; TÜİK verilerine göre ilk 11 ayda 670 bin ton inek peyniri, 1,47 milyon ton içme sütü, 1,02 milyon ton yoğurt, 545 bin ton ayran, 72 bin ton tereyağı, 66 bin ton yağsız süttozu, 38 bin ton kaymak, 33 bin ton tam yağlı süttozu ve 27 bin ton diğer peynir türleri üretildi. Önceki yıla göre kıyasladığımızda ev dışı tüketim noktalarındaki kısıtlamalara bağlı olarak yoğurt ve ayran üretiminde bir miktar düşüş olmuştur.
AB’ye ve Çin’e ihracatta emin adımlarla ilerliyoruz, niyetimiz kalıcı olmak
2013 yılında ASÜD öncülüğünde, sanayicilerimizle önce Avrupa Birliği kapısını araladık. Geçen yıl ise Çin pazarına giriş işlemlerini tamamladık. Sektörün 2019 yılında tüm dünyada 111 ülkeye 361 milyon dolarlık ihracatı vardı. Pandemi süreci yanı sıra Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerin bizden alımı durdurması, Irak’ta yaşanan devalüasyon nedeni ile 2020 rakamlarında bir gerileme olmuştur. 2020 yılı dış ticaret rakamlarımızı özetlersek;
· Toplam süt ve süt ürünleri ihracatı bir önceki yıla göre %9,19 oranında azalarak 371,5 milyon dolar olmuştur. Toplam süt ve süt ürünleri ithalatı ise bir önceki yıla göre %23,6 oranında düşerek 84,8 milyon dolar olmuştur.
· 2020 yılı peynir ihracatı bir önceki yıla kıyasla %7,6 oranında artarak 181,8 milyon dolar olmuştur. 2020 yılında toplam 52.291 ton peynir ihracatı gerçekleşmiştir (-%2,3).
· 2019 yılı yağsız süttozu ihracatı 80,1 milyon dolar iken, 2020 yılında ihracat %46 oranında düşerek 43,2 milyon dolara gerilemiştir. 2020 yılında toplam 19.117 ton yağsız süttozu ihracatı gerçekleşmiştir (-%51,0).
· 2020 yılı peynir altı suyu ihracatı bir önceki yıla göre %27,5 oranında artarak 47,0 milyon dolar olarak hesaplanmıştır. Aynı yıl peynir altı suyu ürünlerindeki toplam ihracatımız 63.857 tondur (+,4).
· 2020 yılı toplam süt ve süt ürünleri ihracatımızda en büyük ilk üç pazar ülke önceki yıllarda olduğu gibi sırasıyla Irak, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri iken, toplam ihracatımızın %39,9’u bu ülkelere yapılmıştır. Irak ve Suudi Arabistan’a gerçekleştirilen süt ve süt ürünleri ihracat miktarı bir önceki yıla kıyasla sırasıyla %20,5 ve %27,1 oranında azalırken Birleşik Arap Emirlikleri’ne yapılan ihracat değer bazında ,3 oranında artmıştır.
· Bir önceki yıla kıyasla oransal olarak ihracatımızın en fazla arttığı ülkeler Çin (+%84), ABD (+38), Umman (+%35), Azerbaycan (+%34), Almanya (+%35) ve Cezayir’dir (+%24).
ASÜD tarafından 2010 yılında başlatılan AB’ye Süt ve Süt Ürünleri İhracatı Projesi 2013 yılında sonuçlanmış ve ilk kez AB’ye 6 üye markamız (Aynes, Pınar, İçim, Sek, Golf, Algida) ihracat izni almıştı. Yakın zamanda Ak Gıda, MBH Gıda, Mado, Yörükoğlu, Muratbey, Teksüt gibi önemli firmalarımızın da AB’ye ihracat onayı alması ile onaylı tesis sayımız 25 olmuştur. Başta peynir olmak üzere Avrupa sofralarına gönderdiğimiz ürün çeşidi de giderek artmaktadır.
Bugüne kadar 63 tesisimize Çin Halk Cumhuriyeti Gümrükler Genel İdaresi tarafından ihracat onayı verilmiştir. ASÜD olarak bir yandan da Malezya ve Endenozya gibi uzak pazarlara giriş engellerini kaldırmak için çaba sarf ediyoruz. 20’den fazla üyemizin üretmiş olduğu süt tozu, peynir altı suyu tozu ve peynir Çin’e ulaştı. Her gün yeni yeni bağlantılar kurulmakta, e-ticaret fırsatları değerlendirilmekte, Çinli alıcılar bizlere ulaşmakta, uzun vadeli kontratlar yapılmaktadır. Yakında UHT süt, bebek ve devam formülleri için de onay sürecinin tamamlanmasını ümit ediyoruz.
Sanayicimizin ihracat pazarlarında elde edeceği başarılar ile çiftçimizin üretmiş olduğu çiğ süt ve et fiyatları da ülke içerisinde istikrara kavuşacaktır. Bu sayede sanayicimiz, dünya standartlarında üretmiş olduğu ürünleri tüketicilerimize, daha avantajlı fiyatlarla arz etmeye devam edebilecektir.
Fiyat istikrarı ve kaliteli çiğ süt gerekli
Dünyada önemli bir yer edinen Türk çiftçisinin sütünün kalitesini artırmak için çalışmaya baş koyan tüm örgütlerimizle, üniversiteler ve kamu ile ortak çalışmaya hazır olduğumuzu, ASÜD olarak 2021 yılında “Çiğ Süt Kalitesinin Artırılması” konusunu ana gündemimize aldığımızı belirtmek isteriz. “Ülke genelinde çiğ süt kalitesini artırmak için tüm tarafların birlik içinde seferber olma zamanıdır”. Görüyorsunuz artık çiftçimizin gelirini dünya pazarları belirliyor. Yani Çin’ deki bir tüketicinin, Almanya’daki bir peynir severin tercihi çiftçimizin kazancına etki ediyor. Bu nedenle çiftçimiz de Dünyada ki meslektaşları gibi mikrobiyal yükü düşük, yağı ve proteini yüksek süt üretebilmeli ki kazanabilsin.
Bunun da temel şartı; Onlar gibi ucuza yem ham maddesi temin edebilmek
Dövizdeki hareketlilik ve biyogüvenlik kriterlerimiz süt üreticisinin ve sanayicinin maliyetlerini her geçen gün artırmaktadır. Dolayısıyla süt sektörünün başlangıç noktası olan ve en önemli maliyet kalemini oluşturan yem fiyatlarının yükselişinin önüne geçilememektedir. Tüm taraflar kolları sıvamalı, taşın altına elini koymalı. Süt eylem planı kapsamında bir an evvel devletimiz harekete geçmeli ve süt üreticimize ucuz hammadde teminini konusunda desteğini artırmalıdır. Kendi yemini üretebilen üreticilerimizin maliyetlerini düşürebildiği görülmektedir. Bu kapsamda TMO’nun almış olduğu tedbirler oldukça faydalı olmaktadır. Çiftçimize sağlanan yem ham maddesi desteğinin miktarı çoğaltılmalı ve çeşitlendirilmelidir. Buna ilave olarak çiftçi örgütlerimiz, birliklerimiz çiftçimize ucuz yem temini için kaynaklarını ortaya koymalıdır.
Maliyetin aşağıya inmesi üreticinin işini büyütmesine ve hayvan sayısının yukarı yönlü hareketine imkân tanıyacaktır. Ülkemizdeki süt hayvancılığının % 80'inin 10 baş altı, % 90'ının ise 20 baş altı olduğu bilinmektedir. Üretici ölçeğinin değişmesi ve özellikle AB ortalamalarına gelmesinin en önemli sonucu olarak sütün kalitesi artacaktır. Kaliteli süt ile ülkemiz istikrarlı bir sütçülük sektörüne sahip olacak ve bu doğrultuda rekabetçi bir ihracat modeli oluşturabilecektir. Kısaca müdahaleye, günlük tartışmalara, dayatmalara gerek kalmadan sütün fiyatı, sütün kalitesi ile doğru orantılı olarak artacaktır.