Hüseyin Bozdağ: Yemek sanayi olarak 7 milyar dolarlık işlem hacmi yaratıyoruz
28/02/2022 - 16:09:00
Türkiye Yemek Sanayicileri Federasyonu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Hizmet Sektör Meclis Başkanı Hüseyin Bozdağ, 2021 yılında Türkiye'de endüstriyel yemek sektörünün genel durumunu değerlendirdi.
Türkiye Yemek Sanayicileri Federasyonu olarak biz Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne endüstriyel yemek yapıyoruz. Hatta bu tarihi Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzatabiliriz. Günümüzde Türkiye yemek sektörü; 81 ilde örgütlü ve Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan lisanslı 6 bin firmayla yılda yaklaşık 7 milyar dolar işlem hacmi gerçekleştiren bir büyüklüğe ulaşmıştır. Sektörümüzde 500-600 bin doğrudan, 1,8 milyon civarında da dolaylı çalışan iş gücüne sahibiz. Ülkemizde üretilen gıdanın yaklaşık yüzde 55’i HORECA dediğimiz otel, restoran, cateringden oluşan ev dışı tüketim kanalına aittir. Bunun da yaklaşık yüzde 30’luk bölümünü endüstriyel yemek sektörü gerçekleştiriyor. Bunu biraz daha anlaşılır biçimde ifade etmek gerekirse; Doğu Anadolu Bölgesi’nde günlük beslenen 1000 inek ve dananın 350 adedi endüstriyel yemek sektörü için beslenmektedir.
Katma değer yaratıyoruz
Endüstriyel yemek katma değeri oldukça yüksek olan bir sektördür. Kışladaki askerlerimizden kamu ve özel sektördeki fabrikalarda çalışan işçilere, hastanelerde yatan hastalardan cezaevlerindeki mahkumlara kadar milyonlarca insanın öğle yemeklerini karşılayan firmaların oluşturduğu büyük bir sektör dalıyız. Bizler aynı zamanda tüm sektörler için hem müşteriyiz hem de onların tedarikçisi konumundayız.
Sektör olarak pandemide üretime ara vermedik
Ülkemizde endüstriyel yemek sanayinin, sağlık sektöründen sonra Kovid-19 pandemisini en hazırlıklı karşılayan sektör olduğunu söylemek isterim. Bunun da sebebi firmalarımızın uzun yıllardır eldiven, maske ve bone olmadan yemek üretimi yapmalarını yasaklamamızdır. Tabii ki pandeminin kahramanları sağlık emekçilerimiz oldu onlara şükran borçluyuz. Ancak gizli kahramanları da bizleriz. Çünkü bir doktoru ya da hemşireyi sağlıklı bir biçimde besleyemezseniz onlardan beklenen verimlilikler de doğal olarak düşecektir. Pandeminin başlamasıyla birlikte endüstriyel yemek üreten firmalar olarak çapraz kontiminasyon sistemiyle masalarımızdaki sandalye sayımızı azalttık, personellerimizi çapraz oturtmaya başladık, salatalarımızı açık büfelerden kaldırıp tek kullanımlık kaplara koyduk, çatal, kaşık ve bıçaklarımızı streçleyerek ambalaj içinde sunmaya başladık. Devamında da açık büfelerimizi kaldırdık. Bunlara bağlı olarak sosyal mesafe kurallarına da harfiyen uyguladık. Pandeminin ilk 2-3 aylık döneminde özel izinler almak suretiyle yemek fabrikalarımız açık kaldı ve üretime devam etti. Normalleşmeyle birlikte de en verimli şekilde faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
Dünyada ve ülkemizde gıda fiyatları yükseliyor çünkü....
Pandemi başlamadan önce dünyada 35 milyar ton gıda arzı, 32 milyar ton da gıda talebi vardı. Söz konusu bu 3 milyar dolarlık gıda talebi fazlası gıdanın fiyatlarını ve dengesini sağlıyordu. Ancak pandeminin hemen başında, ortalarında ve hala devam eden panik havasıyla insanı olarak gıda stokçuluğu başladı. Dünya nüfusunu göz önüne getirdiğimizde oradaki 3 milyar tonluk fazlalık eksi 4 milyar tona düştü. Bu durum gıda emtialarının fırsatçıların eline geçmesine ve fiyatların artması yol açtı. Bu fırsatçılar maalesef ülkemizde de var. Dolayısıyla dünyada ve Türkiye’de gıda fiyatlarında ciddi yükselmeler söz konusu. Bunun yanı sıra iklim krizine bağlı olarak gıda kaynaklarının azalması da ciddi bir başka sorun.
Geçtiğimiz Aralık ayında hem TOBB hem federasyonumuz hem de iller bazında derneklerimiz tarafında çok ciddi bir çalışma yaptık. O tarihlerde 4 kap yemek için 22-23 liralık rakamlar yeterliyken son zamanlarda enerji ve diğer girdi maliyetlerinde yaşanan artışlar sebebiyle bu rakamların yükseldiğini hissediyoruz. Zaten sözleşmelerimizi yıllık ve 6 aylık yapmak yerine 3’er aylık sürelere çektik ve bu durumu müşterilerimizle konuştuk. Verdiğimiz yemeğin bir bütçesi var. 100 birimlik bütçemizin yüzde 55-60’ını gıda, geri kalan yüzde 40’ını ise işçilik ve diğer maliyetler oluşturuyor. Bunu ayrıştırarak 3 ayda bir enflasyondan kaynaklı gıda farklarını müşterilerimizden talep ettik. Onlar da bunu kabul etti. Bu uygulamayı özel sektör tarafında başlattık. Kamu tarafında ise pandeminin olumsuz etkileri ve fiyatların artması sebebiyle devletimizle konuştuk. Kamu sektöründe çalışanların 1 Temmuz 2021 ile 31 Aralık 2021 tarihleri arasındaki fiyat farklarını aldık. TBMM’den geçti. Sayın Cumhurbaşkanımızın kararnamesini bekliyoruz. Hem müşterimizin hem de sektörümüzün mağdur olmaması için var gücümüzle çalışıyoruz.