Süt üretimi düşüyor, maliyetler yükseliyor... Çanlar süt sektörü için çalıyor
05/07/2023 - 14:53:00
TÜİK verilerine göre, Türkiye’de 2020 yılında 23,5 milyon ton olan süt üretimi 2021 yılında %1,3 azalışla 23,2 milyon tona, 2022’de ise bir önceki yıla göre %7 düşüşle 21,5 milyon tona geriledi. Artan girdi maliyetleri yüzünden üretici para kazanamadığını belirtirken, tüketiciler ise devamlı yükselen süt ve süt ürünleri fiyatlarından dert yakınıyor.
Haber: ÖZGÜR ÇİLEK / Gıda Teknolojisi Dergisi
* Bu haber Gıda Teknolojisi Dergisi'nin Mayıs - Haziran sayısında yayımlanmıştır.
Dünya genelinde 1 milyarı aşkın üretici süt üretimiyle geçimini sağlarken 2022 yılında küresel çiğ süt üretimi yaklaşık 930 milyon ton seviyesinde gerçekleşti. Türkiye süt ve süt ürünleri sektörü, her gün yaklaşık 1 milyonu aşkın süt işletmesinden aldığı çiğ sütü sağlıklı, ambalajlı, hijyenik süt ürünlerine dönüştürerek tüketicilerle buluşturma hedefiyle faaliyetlerini sürdürüyor. Ülkemiz, dünyanın en büyük sekizinci, Avrupa’nın ise en büyük üçüncü süt üreticisi konumunda.
Süt üretimi düşüyor
Türkiye’de Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından onaylı 2 bin 491 süt işleme tesisi ve 6 bin 54 süt toplama merkezi bulunuyor. Süt ürünleri, her gün binlerce satış noktasında tüketicilerle buluşurken, Avrupa Birliği ve Avrasya Ekonomik Birliği ülkelerinin de dahil olduğu 100’ü aşkın ülkeye süt ve süt ürünleri ihracatı yapılıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de süt üretimi 2020 yılı itibariyle 23,5 milyon ton iken; 2021 yılında bir önceki yıla göre %1,3 azalarak 23,2 milyon ton ve 2022 yılında ise bir önceki yıla göre %7 düşüşle 21,5 milyon ton oldu. 2022 yılında üretilen 21,5 milyon ton sütün %92,3’sini inek, %5’ini koyun, %2,5’ini keçi, %0,2’sini ise manda sütü oluşturdu. Yine geçtiğimiz yıl 9 milyon 750 bin 801 ton inek sütü sanayi işletmelerince toplandı. İşletmelerce toplanan inek sütü miktarı, üretilen inek sütünün %49’unu oluşturdu. 2023 yılının ilk 3 ayında ise 2,6 milyon ton inek sütü sanayi işletmelerince toplandı. Toplanan inek sütü, 2022 yılının aynı dönemine göre %3,8 daha yüksek olarak kayıtlara geçti.
Yine TÜİK verilerine göre, 2022 yılında ülkemizde 1,5 milyon ton içme sütü, 1,2 milyon ton yoğurt, 703 bin ton inek peyniri, 766 bin ton ayran, 89 bin ton yağsız süttozu, 95 bin ton tereyağı, 32 bin ton kaymak, 45 bin ton tam yağlı süttozu, 20 bin ton diğer türlere ait peynir üretimi gerçekleşti. Bu yılın ilk 3 ayında ise, 417 bin ton içme sütü, 272 bin ton yoğurt, 189 bin ton inek peyniri, 175 bin ton ayran, 23 bin ton tereyağı, 19 bin ton yağsız süttozu, 13 bin ton yağlı süttozu, 7,9 bin ton kaymak ve 3,6 bin ton diğer türlere ait peynir üretildi. 2023 yılı ilk 3 aylık süt ürünleri üretimi, 2022 yılı ilk 3 aylık verilerle kıyaslandığında; içme sütü üretiminde %3,8, inek peynirinde %7,6, diğer türlerin peynirlerinde ,6, yağlı süttozunda ,1, ayranda %1,2 ve yoğurtta %2,5 artış meydana geldiği; kaymakta , tereyağında %25,5 ve yağsız süttozunda %33,5 azalma olduğu istatistiklşere yansıdı.
Türkiye’de süt ve süt ürünlerinin tüketimine ilişkin net veriler bulunmamakla beraber, içme sütü ve diğer süt ürünlerinde kişi başı yıllık tüketim miktarları tahmini olarak hesaplanmaktadır. Ulusal Süt Konseyi tarafından yapılan hesaplamaya göre, kişi başı yıllık içme sütü tüketimi yaklaşık 39,1 kg, peynir 19,6 kg, yoğurt 29 kg, ayran 10 kg, tereyağı tüketimi ise yaklaşık 2,15 kg’dır. TÜİK tarafından her yıl yayımlanan çiğ süt üretim miktarıyla aynı yıla ilişkin nüfus verileri ele alındığında ve süt ve süt ürünleri ithalat - ihracat rakamları göz ardı edildiğinde, ülkemizin 2022 yılı kişi başı tüketimi yaklaşık 253 kg süt eşdeğeridir.
2022’de ihracattan 573,5 milyon dolar gelir
Gelelim ihracata... Türkiye tarafından 2022 yılında 192 bin ton süt ve süt ürünü ihracatı gerçekleştirilirken, 573,5 milyon dolar gelir elde edildi. 2022 yılında yapılan süt ve süt ürünleri ithalatı ise 11,6 bin ton olup, bunun ciro olarak karşılığı 53,4 milyon dolar oldu. 2023 yılı ilk 3 ayında ise 25 bin 539 ton süt ve süt ürünleri ihracatı yapılırken parasal değeri 78,5 milyon dolar şeklinde verilere girdi. Buna karşılık 4 bin 189 ton ithalat yapıldı, parasal değeri 23,2 milyon ton oldu. 2022 ile bu yılın ilk 3 ayı karşılaştırıldığında da süt ve süt ürünleri ihracatında miktarsal olarak %62, ciro olarak ise %59,5 azalma yaşandığı görülüyor. Bunun nedeni, 2022 yılında ihracatı en çok artan ürünler olan süttozu ve tereyağı için 2023 yılında iç piyasayı düzenleme amaçlı ihracat kısıtlamaları getirilmesi oldu. En çok ihracat yapılan pazarlar Orta Doğu ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleri’dir. Ülkemizde Avrupa Birliği’ne ihracat izni bulunan 38 adet, Rusya Federasyonu’na ihracat izni almış 9 adet, Çin Halk Cumhuriyeti’ne ihracat izni almış 60’a yakın süt işletmesi bulunmakta olup halihazırda ihracat yapılıyor. Çin pazarı 2020 yılında açılmış ve önemli bir ihracat destinasyonu haline gelmiştir.
Peki “süt üretiminde yaşanan düşüşün sebebi nedir?”, “süt ve süt ürünleri üretimi yeterli mi?”, “üreticinin beklentisi neler?”, “market raflarında süt ve süt ürünlerinin fiyatı neden yükseliyor?” Sütte bugünkü durumu, yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini sektörün temsilcileri değerlendirdi.
TÜSEDAD Yönetim Kurulu Başkanı Sencer Solakoğlu:
“SÜT ÜRETİMİMİZ YETERLİ DEĞİL”
Geçtiğimiz günlerde Habertürk TV’de Sena Alkan’ın sunduğu Haber Hattı programına katılan
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sencer Solakoğlu, Türkiye’de son 5 yıldır hem süt tarafında hem de et tarafında çok ciddi bir kriz yaşandığını söyledi. Tüketicilerin bu krizi fiyatlardan dolayı derinden hissettiğini kaydeden Solakoğlu, “Üretim düştü. Bakıldığı zaman TÜİK’in 2021 verilerinin altında bir üretim yapıyoruz. TÜİK süt üretimi istatistiklerini belirli işletmelerden anketlerle edindiği veriler ışığında oluşturuyor. Ancak saha, üretimin çok ciddi oranda azaldığı yönünde farklı bir tabloyu önümüze koyuyor. Gerçi son 4-5 aylık dönemde süt üreticisi para kazanıyordu çünkü uzun bir aradan sonra süt fiyatları maliyetlerin üzerine çıkmıştı. Bu süreçte üretici ineğini kesmek yerine sağmaya başladı ama şu anki inek sayısının azalmasından dolayı üretimin kısıtlı olması ve bu üretimle beraber asgari ücrete gelecek zamla birlikte alım gücünün nispeten iyileştiği bir ortamda Türkiye’de üretilen et ve süt miktarı ne yazık ki yeterli değil. Ümidimiz var. Yeni Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yapacağı ilk işlerden birinin, verilerin sahadan fiili sayımla toplanıp elimizdeki envanterin çıkartması olduğunu düşünüyoruz. Bu yapıldığı takdirde ihtiyacımıza göre süt üretiminin telafi edilmesi çok kısa bir süre eçinde gerçekleşebilir. Ancak yaz mevsiminin yaşandığı şu günlerde sıcaklardan kaynaklı stresten ötürü ineklerin daha az süt üretecekleri bir ortamda fiyatların daha da artabileceği riskiyle karşı karşıyayız. Gerek ette gerekse de sütte iç açıcı bir tablo ne yazık ki görünmüyor. Dolayısıyla Tarım ve Orman Bakanlığı’nın alacağı kararların burada çok önemli olacağını söylemek isterim” dedi.
“YEM FİYATLARI ARTTI, SÜT YENİDEN ZARAR EDER DURUMA GELDİ”
“Bir ineği sağıyorsanız göbeğinizden dolar kuruna bağlısınız demektir çünkü yem ve gübre gibi birçok ürün yurt dışından ithal ediliyor” diyen Solakoğlu, dolar kurunun yükseldiği bugünlerde yem fiyatlarına çok ciddi zamlar geldiğini belirtti. Bu durumun sütü yeniden zarar eder duruma getirdiğini vurgulayan Solakoğlu, “Yaşanan bu gelişmeler kesime gönderilen inek sayısının artmasına yol açıyor. Bunlar çok vahim dinamikler. Bu yüzden ölçümü yaptıktan sonra muhakkak iyi bir üretim planlamasına ihtiyaç var. Özellikle de kesilmiş olan ineklerin telafisi için damızlık anaç hayvanların yeniden Türkiye’ye sokulması gerekecek. Bu da çok ciddi bütçe gerektirecek bir operasyon. Ezcümle çiftçimizi zararına üretime zorlandığınız zaman sonunda karşılacağınız tablo hiçbir zaman farklı olmayacaktır. Bugün yaşadığımız gibi üretimdeki düşüş ve düşük seviye devamı edecek. Bu da halkımızın daha yüksek fiyatlara süt ve et tüketmesi anlamına gelir” diye konuştu.
SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı İsa Coşkun:
“ARTAN MALİYETLERİN ÜRETİCİLER ÜZERİNDEKİ YÜKÜ GİDERİLMELİ"
Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı İsa Coşkun, 2,5 yıl süren Covid-19 pandemisi dönemi, devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ve 10 ilimizi etkileyen deprem felaketinin tarım ve gıdanın önemini çok net biçimde gözler önüne serdiğini belirterek, “İçinde bulunduğumuz süreç birbirinden ayrılmaz olan süt, et, yem sektörlerinin ülkemiz için stratejik sektör olduğunu ortaya koymaktadır. Bu sektörlerde oluşabilecek fiyat artışları hem enflasyonu hızlandırmakta hem tüketicinin satın alım gücünü düşürmektedir. 2021 yılından itibaren TÜFE ana grup ağırlıkları içerisinde en fazla payı gıda ve alkolsüz içecekler oluşturmaktadır. Bu grup, 2023 yılında %25,43 ile en fazla paya sahip olup, süt ürünlerinin payının yüksek olduğu ortadadır. Diğer tüm gıda ürünlerinde olduğu gibi süt ürünlerindeki fiyat artışları ve tüketicinin alım gücündeki azalma nedeniyle tüketimde belirli miktar düşüş olduğu, aynı zamanda market markalı ürünlere ve sokak sütüne kayma olduğu tahmin edilmektedir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de süt sektörünü olumsuz etkileyen sorunlara yönelik çözüm önerileri hakkında konuşan İsa Coşkun, “Özellikle son iki yılda yaşanan tarımsal girdi (gübre, tohum, elektrik, mazot, doğalgaz, finansman, döviz gibi) maliyetlerindeki çok yüksek artışların üreticiler üzerindeki yükü giderilmelidir. Bu dönemde gıda ve ham madde fiyatlarındaki artışları giderecek konjonktürel destek mekanizmaları geliştirilmelidir. Sektörde öngörülebilirliğin sağlanması adına kamu-özel sektör-akademi iş birliğiyle değişen şartlara uygun olarak kısa-orta-uzun vadeli strateji, politika ve takvime bağlanmış eylem planı oluşturulması gereklidir. Tarımsal planlamanın yapılabilmesi için gerçekçi bir bitkisel ve hayvansal üretim envanteri çalışması yapılmalı, bu kapsamda sağlıklı politikaların üretilmesi için veriler doğru bir şekilde temin edilmeli, zamanında ve düzenli periyotlarda açıklanmalıdır. Başta yem hammaddeleri olmak üzere temel girdilerin yerel üretiminin teşvik edilmesi, yerli üretim için gerekli altyapının oluşturulması gerekmektedir” şeklinde konuştu.
“ÇİĞ SÜT FİYATI GEÇMİŞ YILLARDAKİ GİBİ REFERANS FİYAT OLMALI"
Süt üreticisinin üretimine devam edebilmesi için süt-yem paritesinin en az 1,3 oranında olması gerektiğinin altını çizen Coşkun sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun anlamı 1 litre çiğ süt üretiminden 1,3 kg yem alınabilmesidir. Bu nedenle çiğ süt fiyatının, çiftçinin girdi maliyetlerine göre belirlenmesi gerekmektedir. 2021 ve 2022 yıllarındaki maliyet artışları, çiğ süt üreticilerini de olumsuz yönde etkilemiştir. Maliyetlerin uzun süre çiğ süt fiyatlarına yansımaması, süt hayvanlarının kesilmesine sebep olmuştur. Anaç hayvanların kesilmiş olması kısa vadede süt arzını azaltmış, buna karşılık Ulusal Süt Konseyi (USK) tarafından belirlenen çiğ süt referans fiyatının yükseltilmesi anaç hayvan kesimlerini azaltmış olsa da orta ve uzun vadede doğum sayılarının azalması, kırmızı et sektörüne besilik ham madde arzını azaltmıştır. Ulusal Süt Konseyi tarafından açıklanan referans fiyatlar piyasada karşılık bulamadığı için, son dönemde piyasada oluşan fiyatlar, USK referans fiyatlarına göre farklılık göstermiş, bölgesel ihaleler yoluyla daha yüksek çiğ süt fiyatları belirlenmiştir. Bilindiği üzere çiğ süt referans fiyatı sektör için çok büyük öneme sahiptir. Piyasada oluşan fiyat, 8,5 TL olarak açıklanan referans fiyatın çok üzerindedir. Bu nedenle sektörle ilgili tüm taraflardan oluşan Ulusal Süt Konseyi’nin belirlediği çiğ süt fiyatının eskiden olduğu gibi bir referans fiyat olma özelliğini taşıması beklentisi içerisindeyiz.”
Prof. Dr. Barbaros Özer:
“DAR GELİRLİ AİLELERİN ÇOCUKLARI SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNE ULAŞABİLMELİ"
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Süt Akademisi Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Barbaros Özer, sağlıklı nesillerin yetişmesinde önemli bir rolü olan süt ve süt ürünlerinin tüketiminin artırılmasına yönelik çabaların yoğunlaştırılması gerektiğine vurgu yapıyor. Bu noktada okul sütü programının yıl boyuna yayılacak şekilde uygulamaya konulması, kalite kontrol ve denetim süreçlerinden geçen süt ve süt ürünlerinin tüketimine yönelik desteklerin artırılması ve ekonomik yetersizlikler nedeniyle süt ve süt ürünleri tüketemeyen bebek ve çocuklara destek sağlanmasının önem teşkil ettiğini anlatan Özer, “Ülkemizde süt üretiminde ciddi yapısal ve finansal zorluklar bulunmasına karşın süt endüstrisinin teknoloji kullanım düzeyi oldukça iyi bir noktada. Ancak çiğ süt üretimindeki kayıt dışılığın giderilmesi ve girdi maliyetlerinin düşürülmesi için etkin adımlar atılmaması durumunda güvenli süt ve süt ürünlerine erişimin giderek zorlaşacağı unutulmamalı. AB’de çiğ sütün yüzde 97’si kayıtlı olarak sanayi ölçeğinde işlenirken ülkemizde bu oran yaklaşık yüzde 45-50 dolayında. Bir anlamda üretilen çiğ sütün yaklaşık yarısı kayıt dışı olarak pazarlanıyor ya da çiftlik düzeyinde kullanılıyor” diye konuştu.
USK Başkanı Harun Çallı:
“SÜTE UYGULANAN REGÜLASYON SEKTÖRE OLUMLU YANSIDI"
Ulusal Süt Konseyi (USK) Başkanı Harun Çallı, süt üreticilerinin arz artışıyla ortaya çıkabilecek üretici mağduriyetinin önüne geçmek amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı ile Et ve Süt Kurumu koordinasyonunda gerçekleştirilen piyasa regülasyonundan memnun olduğunu açıkladı. Süt üreticilerinin karşılaştığı sorunlara değinen Çallı, "Üreticilerimizin en büyük sorunlarından biri, başta yem fiyatları olmak üzere süt üretim maliyetindeki artış. Hem yem ham maddelerinin uluslararası fiyatlarındaki artış hem de döviz kurundaki yükseliş içeride yem fiyatlarına artış olarak yansıyor. Bu husustaki raporlarımızı Tarım ve Orman Bakanlığına düzenli olarak sunuyoruz. Üreticilerimizin bu konudaki beklentisi, süte zam yapılmasından ziyade yem fiyatlarındaki artışın önüne geçilmesi" şeklinde açıklamalarda bulundu.