Hayati Can: "Ucuz gıdaya ulaşmak için soğuk zincir yaygınlaşmalı"
26/06/2024 - 17:18:00
Türkiye’de yılda üretilen 55 milyon meyve ve sebzenin %45’inin kayba uğradığını, bu oranın Avrupa’da ’lerde seyrettiğini açıklayan Soğutma Sanayi İş İnsanları Derneği – SOSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hayati Can, “Tarladan çatala geçen süreçte soğuk zincir uygulamalarında ülkemizde henüz olması gereken seviyede değiliz Ucuz gıdaya ulaşmak, gıda fiyatlarını yatay seyre almanın yolu iyi bir planlama, soğuk zincir uygulamalarının yaygınlaşması ve ihracatımızın artırılması sayesinde olacaktır” diyor.
Röportaj: Özgür Çilek / Gıda Teknolojisi Dergisi
* Bu röportaj Gıda Teknolojisi Dergisi'nin Mayıs - Haziran sayısında yayımlanmıştır.
SOSİAD (Soğutma Sanayi İş İnsanları Derneği), kurulduğu 2005 yılından bugüne Türkiye soğutma sektörünün sağlıklı gelişimi, uluslararası soğutma endüstrisine entegrasyonu, sürdürülebilir soğutmayı, sürdürülebilir bir gelecek için yaşamın her alanıyla buluşturma amaçları doğrultusunda çalışıyor. Belçika merkezli AREA Derneği’nin üyesiyiz. Çeşitli projelerde yer aldık. “REAL Alternatives 4 LIFE” projesi kapsamında doğal akışkanlar ve hafif yanıcı tutuşturucu akışkanlar eğitimi konusunda yürüttüğümüz farkındalık eğitimleri, sektöre olan katkımızı sürdüreceğimizin bir göstergesidir. Demonstrasyon Projesi SOSİAD kurulduğu günden bu yana mesleki eğitime önem vermiş ve destek olmuştur. Gelişen teknoloji ve sektörel ihtiyaçlar doğrultusunda, iş dünyasının sürdürülebilirliği için kalifiye eleman yetiştirmek büyük önem taşıyor. SOSİAD olarak bu bilinçle yıllardır mesleki eğitime odaklanarak sektördeki nitelikli insan kaynağının oluşturulmasına katkı sağlıyoruz. Mesleki eğitim gören öğrencilere etkin bir şekilde destek olabilmesi için Pendik Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Lisesi’nde üyelerimizin katkılarıyla SOSİAD Endüstriyel Soğutma Laboratuvarı’nı kurduk. Geçen yıl öğrencilerin 36 bin 432 saat bu laboratuvarda eğitim aldığını görmek bizi geleceğe umutla bakmaya teşvik ediyor. Bunun devamını sağlamak için çabalarımız devam edecek.
Türkiye’de endüstriyel soğutma sektörünün geçmişten günümüze gelişim sürecini anlatabilir misiniz?
Tarihsel geçmişi çok eskiye dayanan bir sektörüz. Kurumsal yapı ise son 70 yıl içinde şekillendi diyebiliriz. Başlangıçta ithalata dayalı bir sektör iken, son 30 yıllık süreçte bir üretim merkezi haline gelmeyi başarmış bir sektörüz. Bu şekillenmede, sektör yapılarının (dernek, vakıf, birlik vb.) kurumsallaşmasının önemli bir katkısı var.
Ülkemizde bugün itibariyle endüstriyel soğutma sektörünün pazar büyüklüğü ne kadardır? Sektör olarak yılda kaç ülkeye ne kadarlık ihracat yapıyorsunuz?
Endüstriyel soğutma alanın da içinde olduğu iklimlendirme sektörü olarak 2023 yılında 7,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Buradan hareketle, ihracat için çalışan 72 bin insan olduğunu söyleyebiliriz Bunun içinde endüstriyel soğutmanın pazar payı yaklaşık mertebesindedir. Bu cironun oluşmasına sağlayan üye firma sayımız şu an 128 olup, potansiyel üye olabilecek firmalarla birlikte bu sayı yaklaşık olarak 200 diyebiliriz. Endüstriyel soğutma ihracatı hem makine ihracatı hem de müteahhitlik uygulamaları tarafında gelişiyor diyebiliriz. İklimlendirme sektörü bütünlüğünde ihracatın ithalatı karşılama oranında %97 seviyesine ulaştık. Bu yıl pozitife geçme hedefimiz var. Endüstriyel soğutma tarafı da 1 milyar dolar rakamını geçecektir. Biz kendi alanımızda pozitif durumdayız.
“SOĞUK ZİNCİR UYGULAMALARI YAYGINLAŞMALI”
Sektör olarak gıda endüstrisiyle nasıl bir ilişkiniz bulunuyor? Tarladan sofraya olarak tanımlanan gıda zincirinde soğutmanın taşıdığı önemden söz eder misiniz?
Gıda soğutma tüm işlerimizin %80’lik bir hacmini tutuyor dersek abartı olmaz. Tarladan çatala geçen süreçte soğuk zincir uygulamalarında ülkemizde henüz olması gereken seviyede değiliz. Tüm meyve sebze üretimimizin (yaklaşık 55 milyon ton) yaklaşık %45’lik bölümü zayi olmaktadır. Bu oran Avrupa’da civarındadır. Bu konuda Ticaret Bakanlığı’na verdiğimiz raporda yapılması gereken tüm süreçleri anlattık. Toplumumuz açısından iki temel yakıcı sorun karşımıza çıkmaktadır. İlki olarak, hala gıda zehirlenmeleri vakaları ciddi bir seyir izlemektedir. İkincisi de gıda ürünlerimiz pahalı hale gelmektedir. Ucuz gıdaya ulaşmak, gıda fiyatlarını yatay seyre almanın yolu iyi bir planlama, soğuk zincir uygulamalarının yaygınlaşması ve ihracatımızın artırılması sayesinde olacaktır.
Gıda üretiminde ve soğuk zincir gıda lojistiğinde kullanılan teknolojilerde bugün itibariyle öne çıkan trendler ve yenilikler nelerdir? Yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik kapsamında sektörün genel durumunu açıklayabilir misiniz?
Teknolojik olarak dünyayla aynı seviyede olduğumuzu söyleyebilirim. Dünyanın ısınmasına ve çevresel sorunlara yol açan soğutucu akışkanların azaltılması ve yeşil dönüşüm çalışmaları ortak bir zeminde yürütülmekte ve takip edilmektedir. Üyesi olduğumuz AREA Derneği, Avrupa ölçeğinde bu çalışmaları sürdürmekte ve biz de komisyon çalışmalarıyla süreci bizzat yönetmekteyiz. Artık bilgi eksiğimiz değil, sermaye eksiğimiz var. Gerek insan sermayesi gerekse mali sermaye yönünden gelişmeye ihtiyacımız var. Eğitim sistemimiz yeterli kalifiye eleman yetişmekte yeterli seviye değildir.
“MESLEKİ İŞ GÜCÜ İHTİYACI CAN YAKICI SEVİYEDE”
Endüstriyel soğutma sektörü olarak yaşadığınız başlıca sorunlar ve çözüm önerilerinizi anlatabilir misiniz?
Mesleki yeterliliğe sahip kadro ihtiyacı can yakıcı bir seviyededir. Ticari faaliyetlere katılma süreçleri mesleki olarak düzenlenmeye ihtiyaç var. Ölçme tekniğinde zayıf durumdayız. TSE bu konuda Eurovent ile iş birliğine giderek bir açılım yapmaya çalışıyor. Umarız daha iyiye gideceğiz.
Son olarak, Türkiye’de endüstriyel sektörünün kısa , orta ve uzun vadede hedeflerini ve ajandanızda bulunan projeleri bizimle paylaşabilir misiniz?
Paris Anlaşması ve Avrupa yeşil dönüşüm mutabakatına uygun bir dönüşüm temel hedef olarak karşımızda duruyor. Döngüsel ekonomi modelini geliştirmeliyiz. Bu doğrultuda soğutma sektörünün çıktısı ısı enerjisidir. Bu enerjiyi toplumun farklı ihtiyaçlarına uygun kullanmak için sıcak su alt yapısının kurulmasına ihtiyaç var. Şu anda ülkemizde soğuk depo hacmi Avrupa ortalamasının yarısı kadardır diyebiliriz. Soğuk taşıma alt yapımız ise çok daha alt seviyelerdedir. Et ve süt ürünlerinde kurulan bu sistem, tarım ürünleri için de kurulmalıdır. Marketing sistemleri de soğuk zincirin ayrılmaz parçası olarak adım atmalıdır. Sektörümüzün gelişme ivmesi ortalama yıllık mertebesinde büyüme yönündedir. Bunu ölçme tekniğiyle buluşturup, ürünlerimizi belgeli/sertifikalı hale getirmeliyiz. Başaracağımıza olan inancımla teşekkür ederim.
“ÖN SOĞUTMANIN YETERSİZ OLMASI ÜRÜNLERİN RAF ÖMRÜNÜ AZALTIYOR
Türkiye’de ön soğutma uygulamalarının çok yetersiz olduğunu belirten SOSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hayati Can, “Bu da ürünün raf ömrünü azaltıyor. Koridor soğutmalarının yeterli olmaması, ürün giriş ve çıkışlarında sıcak hava çarpması etkisini yaratıyor. Makine seçimlerinde yapılan hatalar ürünlerin kurutulmasına ya da çürümesine sebep olabilir. Muhafaza sıcaklığını mutlaka nem ile birlikte düşünmek gereklidir. Ayrıca marketing süreçlerinde ürünlerin muhafaza şartına uygun olarak tüketiciye ulaşması sağlanmalıdır. Ülke olarak alt yapımız yetersiz ve çoğu elektrik kesintisi gibi nedenler ürün bozulmalarının sebeplerini oluşturuyor. Soğuk depolarda mutlaka sıcaklık ve nem takip sistemleri olmalı ve bunların kalibrasyonlu olduğundan emin olmalıyız. Uzaktan takip sistemleri sorunları azaltmaya yardımcı olabilir. Depolarımızın çoğunda laboratuvar yok. Depolanan ürünün yapısını bilmediğimizde korumak çok zor olur. Ek olarak kalifiye teknik personel bulunmalıdır. Unutulmaması gereken nokta, hiçbir depo kötü bir ürünü iyileştiremez. Üretim prosesleri, hasat, depoya taşıma vb. uygulamalar çok titizlik gerektirir” diyor.