Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Un sanayicileri dünyadaki liderliğini ve rekabet gücünü kaybetme riskiyle karşı karşıya

Türkiye’de buğday hasatının bitmesiyle birlikte buğdaya erişim yavaşladı, fiyatlar zaten yüksek olan dünya fiyatlarının çok üzerine çıktı. Bu süreçte getirilen ithalat yasağıyla birlikte un sanayicileri ihracat pazarlarındaki rekabet gücünü ve liderliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Yıllık 350 bin ton un üretimiyle  Türkiye’nin önemli un ihracatçılarından Doruk Un’un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap, ithalatın yasaklanmasının ardından geçen yılın haziran ayına göre %34,26, temmuz ayına göre ise %31,78 düşüş olduğunu ifade etti. 




Gürsel ErbapTürkiye son 10 yıldır her yıl belli bir oranda artışla dünya un ihracatında ilk sırayı alıyor. Türkiye’deki un sanayicileri dünya un ticaretinin yaklaşık %30’unu karşılarken yaklaşık 4 milyon ton un ihracatı gerçekleştiriyor. Özellikle savaş ortamından kaynaklı hem güvenlik sorunu hem de ekonomik çalkantılar göze alındığında gerçekleşen bu rakam Türkiye un sektörü için büyük bir başarı. 
 
Türkiye’nin ihracatta lider olmasının en önemli faktörlerinden biri dünya buğday ticaretinin büyük çoğunluğunu üstlenen Rusya, Ukrayna gibi ülkelere ve un ithalatı yapan ülkelere yakınlığından kaynaklı lojistik avantajlar. İhracat pazarlarında süreklilik, müşteri memnuniyeti, kalite ve fiyat avantajı her yıl gittikçe zorlaşıyor. Türkiye’nin gerçekleştirdiği buğday üretimi hem iç pazara hem de ihracata katkı sağlıyor. Ancak sektör, dünya fiyatlarıyla rekabet edebilmek için dahilde işleme rejimi kapsamında ithalat yaparak bunu gerçekleştirebiliyor. İhracat pazarlarında kalıcı olabilmek için ham madde fiyatlarının uygunluğu, bulunabilirliği ve öngörülebilir diğer maliyetlerin uygunluğu önem arz ediyor. 
 
Haziran ve temmuz aylarında geçmiş yıllara göre ihracat tonajlarında ciddi düşüş yaşandı
“Türkiye ve kuzey yarımküre 2024 hasatını tamamladı. Hasat geçen yıldan biraz düşük gerçekleşse de devreden stoklarla birlikte iyi bir hasat yılı olduğu söylenebilir. Dünya buğday fiyatlarıyla Türkiye’deki buğday fiyatları arasında oluşan farklardan dolayı ithalat yapılmadığı taktirde ihracat pazarlarında liderliğimizi hatta devamlılığımızı sürdürmemiz imkânsız” diyen Doruk Un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap, “Özellikle ihracat pazarlarımıza yakın coğrafyada hem buğday verimlerinin artışı hem de lojistik avantajlarından dolayı rekabet gücümüzü yavaş yavaş kaybetmekteyiz. Türkiye ihracat rakamlarına baktığımızda ithalat yasağının başladığı geçen yılın haziran ayına göre - % 34,26, temmuz ayına göre ise - % 31,78 düşüş yaşandı. Geçen yıla göre Rusya’nın un ihracatı yaklaşık yüzde 50 artış gösterdi. Düne kadar ihracat pazarında olmayan Rusya, buğday ihracatına vergi uygularken un ihracatında çok önemli destekler sağlıyor. Yine Hindistan’daki yüksek buğday rekoltesi ihracat pazarlarında ciddi rekabetle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor” şeklinde konuştu. 
 
Gürsel ErbapGürsel Erbap: “İhracat pazarlarındaki gücümüzü ve etkimizi kaybetme riskiyle karşı karşıyayız”
Gürsel Erbap, “Yerli buğday fiyatları ve güncel döviz kuruyla bir dahilde işleme rejimi varsayımı yapılarak verilen teklif fiyatlarının ihracatçı üzerinde bir zarar finansmanı yaratması nedeniyle uzun vadede sürdürülebilirliği mümkün görünmemektedir. Dünya buğday fiyatları lokal fiyatlarımızın oldukça altındadır, ihracat pazarlarımızdaki müşterilerimiz birçok menşeden alım yaptıkları için Türk ihracatçıları olarak ancak bir süre sonra realize olabilecek bir dahilde işleme rejimi zararı varsayımı ile yapılan satışlarla pazarlarımızın ancak küçük bir kısmını korumak mümkün olabilmektedir ki; bunun da uzun vadede tolere edilemeyeceği açıktır. Ayrıca bugün itibarıyla tamamlanan hasadımız çerçevesinde, mevcut buğday tüketimi hızı nedeniyle uygun kalitelere ulaşmak her geçen gün daha zorlaşmakta ve fiyatların daha da yükselmesine; bu da zaten düşen satışlarımızın durmasına yol açmaktadır. Diğer dikkat edilmesi gereken bir husus da yerli buğday kalitelerinin önemli bir kısmı ihracatta satışını yaptığımız kalitelerde unu tek başına üretmeye yetemeyeceği için müşterilerimizin başka menşelere kaybedilmesi riskine sebep olmaktadır” dedi.
 
“İthalat bir an önce açılmalı ya da dünya piyasa fiyatlarıyla ülkemizin stoklarındaki ürünleri sektöre açmalı”
“Un, makarna, bulgur ve diğer unlu mamullerin ihracatında Türkiye’ye önemli bir oranda döviz girişi sağlayan sektörümüzün dünya pazarlarında rekabet gücünü kaybetmemesi, lider olduğu pazarlarda kayıplar yaşamaması açısından ithalat yasağına karşılık nasıl bir pozisyon alacağını planlaması gerekmektedir” diyen Doruk Un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap şöyle devam etti: “Son yıllarda Türkiye’deki sektörel sivil toplum kuruluşları kamu kuruluşlarına ya zamanında fotoğrafı gösterecek bilgileri vermekte gecikiyor veya verilen bilgiler değerlendirilmiyor. Türkiye’nin dünya un ihracatı birinciliğini yakalamasında en önemli katkıyı geçmiş dönemde kamu kuruluşlarının desteği ve özel sektörün gayretleri etkili olmuştu. Bugün yine tüm paydaşların bir araya gelerek ülke menfaatlerini gözetecek şekilde hareket etmesi gerekmekte. Türkiye’deki Un makarna, bulgur ve diğer unlu mamullerin kurulu kapasitesi tüm dünyaya ihracatını karşılayabilecek büyüklükte. Olası ihracat pazarlarındaki kayıplar ülkeye döviz girişini azaltacak, istihdam sağlayan bu işletmeleri devamlılığını sürdürememe riskiyle karşı karşıya bırakacak.  Geçmiş dönemde bunları çözebilmiş olan devlet kurumlarımız bugün de tüm paydaşları bir araya getirerek ya ithalatın bir an önce açılmasını sağlamalı veya dünya piyasa fiyatlarıyla ülkemizin stoklarındaki ürünleri sektöre açmalı.”